KENDİ GÜNDEMİNE HAPSOLMAK
(Düşüsel Kapalılık)
(Kendi Gündemine Hapsolanlar, Gerçeklerden Koparlar. F.Adil)
Ben ülkemizde birçok yazar çizer, siyasetçi hatta akademisyenler bile sadece ve sadece kendi kaynağından haberler aldıklarını düşünüyorum… Kendi kaynağından bilgiler alıyorlar, yani bir kaynak ve haberdar olma saplanmışlığı yaşanıyor, bu durum hayali bir dünya yaratmamıza neden olduğunu görüyorum…
Bizim dışımız da herkes yanlış noktada, bizim yaptığımız her şey iyi, en iyi lider bizimkisi, en iyi parti bizim parti, en en iyi cemaat bizimkisi diğerleri ne? Üzülerek şunu söylemek zorundayım, Valla insan oldukları doğru ama insanlık sıfatları tartışılır diye düşünenlerin az olmadığını biliyoruz… Ya olur mu böyle bir şey demeyin… Ne yazık ki kendilerini kendilerine kapatmış, kapalı toplumlarda oluyor, yada kendi kendilerini kendi gündemlerine hapsedenler de oluyor bu bizim toplumumuzda da ne yazık ki az çok her grupta yaşanıyor… Örneğin bizim lider bir yıl önce bir konu attı ortaya, yüksek perdeden alkışladık, sonra aradan 6-7 ay geçti ve tam tersi bir konu attı ortaya daha önce alkışladığımızdan daha yüksek bir şekil de alkışlamışsak hemen oturup bu ne akıl demeliyiz… Sonra acaba kendi gündemimize mi hapsolduk sorularını akılcı bir şekil de sorarak kendimizi sorgulamalıyız… Oysa bunu sorgulayamadıkça, aşamadıkça sorunlarımızı da çözemeyeceğiz, çünkü sorunlara çözüm üretebilmek için çok zaman kendi gündemimizi aşmamız gerekecektir…
Hadi diyelim ki toplum işden güçten bu hataya düşüyor bunu yapıyor, siyasetçi yaparsa, siyasetçileri düşünsel acıdan uyarmak görevi olan akademisyenler, yazarlar çizerler, entelektüeller yaparsa, toplum olarak düşünce güdüğü oluruz, liderin yaptıklarına kılıf bulma cabalarını düşünce üretiyor sanırız… Bu gibi ortamlarda sorunlar akılla değil sosyolojik akışla çözülür.. Yani sosyolojik olarak çıkan sorun, yeterli tahribatı yapar, birçok acı yaşatır sonra kendiliğinden söner, zaman en iyi ilaçtır sözü işte bu çözüm için söylenmiştir… Sorunlarımıza bakınca bunu görürüz, kimi sorunumuz 15-20 yıl sürer, kimi sorunumuz 40-50 yıl… Toplumsal enerjimizi bu sorunları kapatmaya harcarız çözmeye değil…
Sadece kendini bilen dünyanın en yakışıklısı/güzeli sanır, böylece kendine yalandan bir dünya yaratır. Fikri Adil
Biz ister kişi, ister toplum olarak akıl yoluyla, akıl kulağıyla, akıl okumalarıyla, bu tür akademisyenleri dinlediğimiz de, gazete köşe yazarlarını okuduğunuzda(Kendi gündemlerine hapsolanlar) topluma düşünsel destek sunacak entelektüelleri dinlediğimiz de, lider ne diyorsa, cemaat şehi, hocası ne diyorsa onları tasdikleme dışında bir düşünsel katkılarının olmadığını görürüz… Muhalif seslerin ise, ya sesi kesilmiştir, TV’lerden, gazetelerden uzaklaştırılmıştır, susturulmuştur. Bu iyi halleridir… Yada çeşitli dedikodular ve karalamalarla itibarsızlaştırılarak onların sundukları düşüncelerle toplumun arasına kocaman bir duvar örülmüş, toplum gündemlerine hapsolanlara adeta mahkûm edilmiştir… Bu mahkûmiyet gerçek hayatla bağımızı koparmış ve kendimize toplum olarak hayali bir dünya kurmamıza neden olmuştur.
Yaşanılan Hayat Hayalli Kurallarla değil, Akla dayalı, Gerçeklere dayalı İlkelerle İşler, yaşanılır. Fikri Adil
Bunu nasıl aşarız derseniz ben şunu öneririm, okuduğunuz kaynakları çeşitlendirin, örneğin bir konu seçtiniz demokrasi nedir, bunu bir kendi kaynaklarınızdan okuyun, birde başkaları dediklerinizin kaynaklarından… Ekonomik hatalara düşmemek için de aynısını yapmak durumundayız… Sosyal hatalara düşmemek için toplumda ne kadar sosyolojik grup varsa o kadar kulağımız ve gözümüz olmak onlarla zihnimizi beslemek zorundadır… Bu arada ya kafamız karışmaz mı diyenlerin olduğunu duyuyorum, hayali bir dünya ile gerçek dünyanın karıştırılmasından, karışıklığından kafaların karışması daha iyi olur diye düşünüyorum..
Haber ve bilgi kaynaklarımızı çeşitlendirerek hayali dünyamızdan gerçek dünyaya ancak algı kaynaklarımızı çeşitlendirerek algılamızı zenginleştirmek dilegiyle adım atmak dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 28.10.16 - vatandasfikri.com
|
|