ŞABLON SİYASETİ VE EĞİTİM

İnsanların ne alıp veremediği var kıyafetlerle giyimlerle? Ülkemizde neden hala bu tarz konular tartışılıyor sürekli? Bırakınız efendim isteyen başını kapatsın isteyen açsın. Bizler daha derin konular ile ilgilenmeliyiz şablonlara bakarak yaptığımız irdelemeler yüzünden basitçe oynuyorlar duygularımız ile bunları farketmeliyiz artık. Mesela neden yolsuzluk, rüşvet veya böylesine adi suçlar meşru bir şekilde herkesin gözü önünde rahatça yapılabiliyor ve bunu öğrenenler neden bunu doğal karşılıyor, bunun sebeplerini tartışalım o vakit kılık kıyafet sorunu da kendiliğinden çözülecektir!

EĞİTİM...

Ahlaki eğitim ile öncelikle bireylerin insan olmayı öğrenmesi gerekiyor. Bu eğitim devletin okullarından çok daha önce başlıyor ve nitekim bırakın devlet okullarını ailelerinde dahi ahlaki ve insani eğitimler görmemiş olan ebeveynler anne ve baba olduklarında bir gelenek misali mağdur olduklarını farketmeden düşüncesizce çocuklarına yapıyorlar. Oldukça zincirleme bir devirdaim söz konusu bu durumda. Çocukların eğitimi ile birlikte büyüklerinde eğitime tabi tutulmasının oldukça büyük bir önem taşıdığını böylece görmemiz ve yeni nesillerin gelişimi açısından kişilik ile beceri eğilimini iyi gözlemleyebilen bu şekilde çocuklarını yönlendirip millete kazandıran aileler oluşturmak adına politikalar geliştirmeliyiz.

O vakit şablon misali kılık kıyafet siyaseti de yapılmaz halın yumuşak karınları ile duygusal sömürüde yaşanmaz. Düşünen, üreten bireylerin var olması elbette birilerini sıkıntıya sokar sokmalıdır da. Nasıl mı? Örneğin bir bacağını kaybetmiş bir vatandaşımıza siyasetin içinde bulunan bir genç " Allah bir bacağını almış hala küfürden uyanmazsın" diyemez, yahut hak aramak adına yine en doğal hak olan protestoyu uygun gören bir topluluğa "karakter fukaralarının eylemi varmış. Kamuda başörtüsünün özgürlüğünü istiyorlarmış. Nankör köpekler " gibi ifadeler kullanılmaz. Ne şanslıyız ki bu ifadeleri kullanan kişiler söz de hakettikleri cezaları aldılar, çünkü siyasetin harcanabilecek olan tarafındalardı henüz. Ya siyasetin yüksek kademelerinde bu düşüncelerde olanlar, bazen fikirlerini faşistçe beyan ediyorlarken bazen de "şimdi sus zamanı gelince, güç elimize geçince nasılsa uygular istedğimizi yaparız" nasihatleri ile sinsice pusuya yatanlar ! Bunlar ne olacak ? Bu ve bunlar gibi insanların karşılarına ahlak ve bilgi birikimi ile donatılmış bir halk çıkarsa ( ki halk böyle olduğunda bunlar o mevkilere gelemeyecektir ve iş daha başından çözülecektir) işleri bu kadar kolay yürümeyecek. Bunu görenler çıkan sesleri susturmak adına ne yazık tabiri caiz ise sizin için çalışıyoruz derken sizin çukurunuzu kazıyoruzu ifade ediyorlar. Tabansız, temelsiz, alt yapısı yeterli olmayan ve içerikleri belirlenmemiş bir yeni eğitim sistemi ile müfredat getiriyoruz diyorlar, bunu kabul ettirmek adına yine şablonlar ile hitap ettiği halkın dini değerlerini kullanmaktan kaçınmıyorlar. Yapıyormuş ediyormuş gibi gösterip bir sürü hata ve sistem yanlışı ile 18-20 senelik bir eğitim süresi belirliyorlar. Herkesin eğitim sisteminin bir tarafından mağduriyeti ne yazık ki vardır. Eğitildiğiniz, uzmanlaştığınız bölümü iş hayatınızda uygulayamıyor olabilirsiniz, Alakasız bir işle meşgul olmak zorunda kalıyor olabilirsiniz, ailenizin baskısı ya da hatalı bir seçim yüzünden istemediğiniz bir bölümü okuyor olabilirsiniz, sistemin yetiştirdiği bir birey olsanız bile yine sistem yüzünden yetiştiğiniz sektör size hiç bir imkan vermiyor hakkını gasp ediyor sizin olmanız gereken yerlerde siyasi otoritelerin yakınlarını veya mecliste millet vekilleri ile aynı meslekten olanları kayırarak aldıklarını görebilir , türlü başarılarınızın olmasına rağmen torpili olan orta düzeyde birinin sizin yerinize geçtiğini bu düzende rahatlıkla görebilirsiniz. Araştırırsanız devlet illa ki bir yasa bir kanun koymuştur ve sizin hakkınızı savunmanız için bir imkan vardır ama o imkanı kullanmamanız adına devletin daha çok imkanı vardır. İşin en acı tarafı bu zulmü gören ve bilen halkın ise oldukça sessiz olmasıdır.

Kısacası eğitim her konuda etkili bir silah; İç politikalarımızın ve sorunlarımızın en basitinden tutunda dış politikalarımız ve sorunlarımızın en kritik noktalarına kadar bu zafiyet kendini çok net göstermektedir. Tartışmaların son bulmaması adına dış ülkelerden getirilen kavramların içi en yüzeysel şekilde şahsi çıkarlar doğrultusunda doldurulmuş insanlar bu kavram ile ayrıştırılmış bununla birlikte yan kollar ile dallanıp budaklandırılmıştır. Sonuç içİnden çıkılmaz bir hal görüntüsüdür ve bu görüntü ile konuşan üreten ve düşünen beyinlerin çaresizliği kabul ettirilmeye zorlanmasıdır. Oysa tartıştığımız zaman zaman kitleler halinde birbirimize düştüğümüz sorunların çözümü oldukça basit;

EĞİTİM, ADİL BİR EĞİTİM, DOĞRU BİLGİLER IŞIĞINDA BİR EĞİTİM, KİMSEYE YARANMA ÇABASI OLMADAN BAĞIMSIZ BİR EĞİTİM, EĞİTİMCİLERİN UZMANLAŞTIRILDIĞI ALANLARLA ÖĞRECİLER İLE BULUŞTUĞU BİR EĞİTİM VE AHLAKLI BİR EĞİTİM ..

www.vatandasfikri.com >> Emre Akkıran<<