|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
Kazıklı bayramlar |
Kazıklı bayramlar
Bu ekim ayı Türkiye halkı için birleştirilmiş bir bayram gibiydi. Öncelikle dini bir bayram olan kurban bayramını kutladık İslam alemi olarak ardından da milli bir bayram olan cumhuriyet bayramını. Ne güzel hem dini bayram hem milli bayram bir arada ülkece dini vecibelerimizi milli duygularımızı hep bir ağızdan yaşayabildik diyebilmeyi ne kadar çok isterdim.
Kurban bayramını kısaca ele almak istiyorum. Kurban bayramı başlar başlamaz hatta başlamadan bir süre önce Türkiye gündemi bir anda iki farklı konu ile çalkalanmaya başladı.
Bunlar 1) Kurban bayramı bir hayvan katliamı mıdır ?
2) Cumhuriyet bayramı için yürüyüş yapılacak mı ? Polis müdahale edecek mi ?
Kurban bayramı hayvan severlerin gözünde nedense bir katliam olmaktan başka bir şey değil. Genellikle lüks mekanlarda takılan, içkilerinin yanında ufak tefek atıştırmalar hüpleten insanların bir araya geldiği bir cemiyet halini aldı. Nerede bir sözüm ona aydın var ise illaki hayvan severdir lakin bilumum et yemeyi ihmal etmezler. Sanki yemekte yenilen et ağaçta yetişiyor. Elbette genelleme yanlış bunların arasında hayvanlara yapılan zulümlere gerçek önlemler almak isteyen bilinçli insanlarda var ama ne yazık ki bulundukları ortamdan mı kaynaklanıyor yoksa körle yatan şaşı mı kalkıyor bilinmez bazen aklı selim düşünemiyorlar. Hayvanlara zulmetmeyi yasaklayan ve onlara da haklar veren bir dinin mensubuyuz. Bu nedenle özellikle kurbanlara zulmetmemek gerekiyor. "Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır" bu ibadetin asıl sebebi yardıma muhtaç evlerine belki de yılda bir kere et giren ailelere yardım etmektir. Bir gösteriş vesilesi ile hayvanları kesmek , etlerini partilerde mangal yapıp tüketmek , yahut işi bilmeyen kasaplara ve bakıcılara bırakıp da hayvana zulmetmek doğru değildir. Bu davranışlarda zaten kurbanı katliam gibi göstermek isteyenlerin eline koz vermekten ve ibadeti zedelemekten başka bir işe yaramaz. Bu konuyu burada bitirmek istiyorum artık öküz altında buzağı aramayalım...
Gelelim ikinci konumuz olan cumhuriyet bayramımıza ; Daha günler öncesinde özellikle ana muhalefet partisinin bir seferberlik, bir örgütlü hareket adı altında yürüyüş düzenleme istediği olduğu görsel medya aracılığı ile biliniyor. Zaten ana muhalefet partisi ülke çıkarına hizmet etmektense ortamı germeyi , iktidara nazaran başarısız olsa da yinede bulunduğu konum ile medyatik hareketler yapmayı seviyor ve bu statüko üzerinden siyaset türetmeye çalışıyor. Buna son günlerin popüler ismi sayın ince de katılınca biber gazı restleri vs ortalık iyice karışacak gibi duruyordu. Nitekim de öyle oldu!
Peki bir milli bayram olan cumhuriyet bayramını neden böylesine bir provakatif harekete dönüştürmek istediler. Ne gerek vardı ? Yıllardır kutlanmıyor muydu bu cumhuriyet bayramı ? Gündem yine dolu , evet kutlanıyordu ama terör olayları hiç bu kadar hararetlenmemişti son zamanlarda bir de bölgede yaşanan bir takım olaylar sıcak ve stres hala devam etmekte. Bu yürüyüş sırasında çıkabilecek herhangi bir güvenlik zafiyeti nelere sebep olabilir düşünebiliyor musunuz. Ama bunu halkın gözüne bir engelleme, bir rejim değişikliği gibi gösterenler kendilerini halk kahramanı ilan etme sevdası oraya toplanan kalabalıkları da kendi askerleri gibi düşünüp olayları yapabildikleri kadar kitleleri yönlendirebilecek şekilde lanse ettiler. Devlette ne yazık ki bu krize çözüm üretmek yerine inat ederek veya reste rest tavrı göstererek büyüttüler.
Yıllardır elle tutulamayan bir takım soyut kavramları somut birer olgu gibi karşımıza çıkararak toplum içinde gruplar oluşturmaya çalıştılar. Geçmişten bu güne kadar bir çok defa aslında büyük sorunlar olmayacak olaylarda insanları önce taraf yaptılar ardından ortaya bir kıvılcım çakıp yaktılar (bölünme , cumhuriyet elden gidiyor, irtica geliyor, şeriat kapıda) hem ülkemizi hem gençlerimizi. Sağ ile sol , Türk ile Kürt, Sünni ile alevi , belki de şimdi dinci ve cumhuriyetçi ayrımlarıyla devam etmek niyetindeler (bir şeyci olmak onun ticaretini yapana takılan isim gibi gelir bana). Herkes kendi tekeline alma derdinde savunduğu her şeyi ...
Din sadece bir takım grupların elinde olan ve korunmaya ihtiyaç duyan bir olgu gibi düşünülüyor (muhafazakarlar neyi muhafaza ediyorsunuz ). "İslam için çalışan biri var ise o bizizdir" "bizden başkası Müslüman olamaz" "eğer Müslümansan bizdensin değilsen kafirsin" bakışı ile ötekileştirdikçe ötekileştirdiler insanları uzaklaştırdılar inançlarından. Sözde Müslümanlar ağızlarında Allah kelamı ile konuşurken elleri türlü türlü düzenbazlık işlerinde cirit atıyordu. İnsanları Allah ile kandırmaktan hiç korkmadılar da utanmadılar da ! Allah hesap günün hakimi ...
Peki ya cumhuriyetçiler onlarda Atatürk'ü bir tek kendilerinin anlayabileceğini , bir tek kendilerinin savunabileceğini ve cumhuriyeti bir tek onların sahiplenebileceğini düşündüler. Millete üstten bakan bir anlayışları vardı (efendilerdi , sahiplerdi )kendileri gibi düşünmeyenler cahil aptal insanlardı. Ama yarı aydın insanların aydın rolü yaparak ortalıklarda boy göstermeleri, insanları birbirine kırdıracak hareketleri bu ülkeye yıllardır zulüm etmekten başka bir şeye yaramadı.
Şimdi gezmelerde, eğlenmeler de, partiler de her türlü ahlaksızlığı yapanlar ortalıklarda çırılçıplak dolaşmayı modernleşme olarak algılayanlar ile sinsi davranışları ile insanın yüzüne gülerken arkasından da her türlü fitneyi, fesatı dolandıranlar belli başlı günlerde ortaya çıkıyor ve sanki tüm hayatlarını bir davaya adamış insanlarmış gibi konuşuyorlar, milleti örgütlemeye çalışıyorlar. Hemde kendilerini bilgili , bilinçli insanlar gibi görerek. Herşeyi bir tek onlar bilir !
Bu ülke yabancı insanlar ile değil bu ülkenin evlatları ile büyüyecekse büyüyecek yahut bölünecekse bölünecek. Sol kesim fikir özgürlüğü derken kendileri gibi düşünmeyenlere cahil, geri zekalı gibi yaftaları faşizan bir şekilde vuruyor sağ kesim ise kendini İslam mücahidi sanarak her türlü yolsuzluğu, adam kayırmayı, hak yemeyi kitabına uydurup apaçık ya da gizli kapaklı yapıyor. Görülen acı gerçekse bu ülkede kitleler davasını kaybetmiş savundukları şeyin mana derinliğini fark edememiş olmasıdır.
Bu ülke ölmeyi bir ödül, şehitliği bir onur bilmiş insanların cephelerde kurşunlar arasında açlık çekmelerine rağmen yılmadan, kurandan ayrılmadan yedi düvele karşı verdikleri inançlı mücadeleler ile cumhuriyeti gelecek nesillere armağan etmiştir. Elbette her sistemin bir sonu yahut daha güzeli vardır ve değişecektir lakin bu değişim için genç nesiller o günleri anlamalı, idrak edebilmeli, idealist, bilinçli insanlardan oluşmak zorunda. İçki masalarında gününü gün eden, avrupaya özenip kültüründen uzaklaşan her türlü ahlaksızlıkla yaşamayı, taş binalarda kibir kulelerinde oturmayı modernleşme sananlar ile Allah kelamıyla insanları kandırıp ötekileştirerek ahkam kesen nesiller bu cennet vatanı bir bataklığa da dönüştürebilir.
Karar sizlerin ... sürç-i lisan ettiysem affola
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|