İÇERİK Detay YAZARLARIMIZ
:: Anasayfa
:: Haberler
:: Yazarlar
:: Sesli Makale
:: TARIM
:: ÇEVRE/DOGA
:: KENT ve YAŞAM
:: SAĞLIK
:: BİLİMSEL GELİŞMELER
:: İNANÇ
:: SİYASET
:: ÇALIŞMA HAYATI
:: DÜŞÜNSEL
:: TOPLUMSAL
:: SAGLIK İÇİN SPOR
:: KİŞİSEL GELİŞİM
:: EKONOMİ
:: EGİTİM
:: YARGIDAN
:: GÜVENLİK
:: TEKNOLOJİ
:: HOBİLER
:: MAĞAZİN
:: TOPLUMSAL YÖNLENDİRME HABERİ
:: DOGAL AFETLER
:: ULUSLARARASI(DİPLOMASİ)
:: KÜLTÜR-SANAT
:: İNSANLIK
:: TARİH
:: İLETİŞİM
Genç Yazarlarımız
Reklam

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed


Adrese Git
Muhalefet stiline genel bakış

Muhalefet stiline genel bakış

(eleştiri)

Eleştiri kelimesi genellikle negatif bir algı taşıyor gibi gelir bana hep. Hatta bazen bu negatif algıyı cümle içinde kullanarak iyiden iyiye ortaya çıkartıyoruz bazen. “Beni eleştirmekten vazgeç”, “sen de sürekli eleştiriyorsun her şeyi” gibi. Oysa eleştirmek akıl yormak gerektirir, fikir üretmek ve fikrini ifade etmeyi gerektirir ki bu eleştiriyi yapan insanı bir şekilde güdülemiş o konuya karşı ilgisini cezp etmişsiniz demektir.

Elbette eleştiriyi ifade etme biçimi de bir o kadar önem arz eder. Bir takım fikirlerinizi karşınızdaki insana aktarırken eleştirel bakışımıza olumlu cevap almak istiyorsak kelimelerimizi özenle seçmeli ve gayet sabırlı bir şekilde anlatmalıyız (oldukça zor bir zanaat). Bu üslup bir nevi yapıcı bir muhalefet niteliği taşır ve insan ilişkilerimizde fikirsel uyumluluğa hatta olgunluğa erişmemize sebep olur. Bu beşeri ilişkiler bazen uluslar arasında dahi hemen hemen aynı niteliklerde de kullanılabilir. Kısacası söz söyleme sanatının icrası eleştiri dozunu, üslubunu iyi ayarlayabilmekten ve kelimeleri doğru seçmekten geçer. Birde fikir beyan edilen konu hakkında bilgi sahibi olmamızda kaçınılmaz derecede önemli kriterlerden biridir.

Yukarıda bahsettiğim düşüncelerimden yola çıkarak bugünkü siyasi arenada boy gösteren günümüz aktörlerine bakıyor ve elimden geldiğince incelemeye çalışıyorum. Ve imkân oldukça bu aktörleri takip eden kitlelerin verdikleri reaksiyonlara bakarak refleks biçimlerini ve sevdikleri aktörleri savunma şekillerini gözden geçiriyorum. Ne yazık ki tanık olduğum birçok tartışma başta eleştirel düşüncelerin ortaya atılmasından hemen sonra sözlü kavgalara temelsiz sataşmalara dönüyor. Bu arkasından kitleleri sürükleyen yöneticilerden en o kitlenin en basit üyesine kadar zincirleme bir şekilde devam ediyor.

İktidar gücünü elinde bulunduran insanlar söylemlerini gayet net, otoriter kendilerinden emin bir o kadarda baskıcı ve emir verici bir şekilde ifade ediyor. Bu sözlerine karşı gelecek olan tepkilerin dozunu nerdeyse konuyu başlattıkları andan itibaren ayarlıyorlar. Bu bir nevi satranç oyunu misali bir piyon öne sürülüyor ve bir sonra ki hamle tahmin edilerek hazırlıklar yapılıyor. Elbette gelecek olan tepki bir eleştiri olacak; nitekim o eleştiri doğru üslup ve mevcut şartların iyi etüdü sonucu yeterli bir bilgi ile yapılmadığı takdirde bu muhalefeti itibarsızlaştırıyor sözünü güçsüz kılıyor ve iktidarın varsa yanlışı o yanlışta daha çok destek alarak ilerlemesine neden oluyor. Peki, kitleler bunu nasıl yorumluyor işte en büyük sorun beklide burada. Hatta eleştiri yapacak olan insanların eksenini bile bu kitlelerin bakış açısı belirliyor bana kalırsa. Burada partilerin ve parti liderlerinin statükolarını yıkmaları ve kitlelerinde gelişen ve değişen dünyada artık tabularının eskisi kadar bağnaz olmadıklarını görmeleri ve bu doğrultuda hareket etmeleri gerekmekte.

Araştırmayan ve sorgulamayan insanların sembollere olan takıntıları ve bu sembollerle siyasete bakıyor olmaları tehlikeli bir güç oluşturmakta. Gerek hayat koşulları gerek yaşantıları gerekse aldıkları eğitim (okul ve aile) vs insanların farklı fikirlere sahip olmasına neden oluyor. Herkesin bir konuda aynı şekilde düşünmesi gereksiz bir beklentidir. Yalnız herkesin o konuda bir fikir beyan edebilecek bilgiye ve donanıma sahip oldurulması gereklilik arz eden bir hedeftir. Bunun için ise gerçekten yönetimde korkusu olmayan halkın fikir üretmesinden ve düşünmesinden hatta kendilerini eleştirmesinden memnun olan ve bu düşünceleri dikkate alan yöneticilere ihtiyacımız var.

Hangi parti, hangi kuruluş, hangi yönetici böylesine özgür bir toplum ister? Kim yaptıkları işte hak hukuk ve adalet gözetip çıkarlarına engel olunsun ister? Doğru olan insanların bilgilendirilmesi, düşünmeye teşvik edilmesi, soysal hayatlarına zaman ayırabilecek refah düzeyine ulaştırılması ve düşündüklerini korkmadan DOĞRU BİR ÜSLUP ile ifade ettirilebilmesini sağlamak değimlidir? Peki, ufak bir eleştiri yapalım hatta kendimizi eleştirelim! Biz bunların olmasının doğru olduğunu savunuyor muyuz? Bir yandan da böyle bir sitem olamaz olursa anarşistlik olur her kafadan bir ses çıkar yönetim sağlanamaz ki gibi tenkitleri yahut bu doğrultuda ki benzer bahaneleri söylüyor muyuz kendimize? Eğer söylüyorsak bilelim hiç birimiz özgür değiliz ve özgürlük oldukça uzak…

Bir ufak öneri kendimce aklımın yettiğince; şehir merkezlerine ufak forumlar kurulsun oralara bir takım teknolojik imkânlar ile belediyeler her an bağlı olsun, insanlar oralara gelip fikirlerini, en aykırı olan belki bize ters gelen ( bize ters gelse de başka kesimlere hiç de ters gelmeyebilir) düşüncelerini oralarda dile getirsinler. Halkın düşüncelerini ve önerilerini isteklerini her an ifade edebilecekleri bu yerler milletin söz sahibi olduğu özgür alanlar olsun. Hoş hemen aklınıza gelecek olan ilk şey biri orada konuşurken bir başkası laf atacak tartışma çıkacak, insanlar oralarda birbirine saldırır güvenlik sağlanamaz vs değil mi? Bu bile tahammülsüz bir şekilde faşist duygularla yaşadığımızın göstergesi.

Bir gün böylesine bilinçli bir toplum özgürlüğü hayal ediyorum ben, hayatın sadece işten eve evden işe gitmekten ibaret olmayacağı bir hayat. Yaşam derdinden başka şeylerinde hayata dahil olduğunu görebileceğimiz ve fikir yürütebilecek imkanları bulabildiğimiz bir yaşantı. Aksi halde ekmek derdine düşen insanlara ideallerden bahsetmek onlara bir küfür olacaktır ve zalime karşı çıkmak da bir hayal…

 

Bu Üyenin Diğer Yazıları
Derdimiz; s.o.s yal ağ
Sınıfsal ayrılıkların ortak yalnızlığı
Yasak meyvenin siyaseti
NE ÇEKTİNİZ BE ARKADAŞ !!!
Öc alan !!!
İslamofobi ve islamifobi
Medeniyet kavramı
ŞABLON SİYASETİ VE EĞİTİM
TEKNİK ÖĞRETMENİM, KÖLEDİR BENİM
Kazıklı bayramlar
Bir ipretlik hikaye
Muhalefet stiline genel bakış
Bir hikaye misali unuttuklarımız (kardeşlik)
türk futbol sistemi
LİDERLERE BAKIŞ AÇISI
TERÖRİZM
ARKADAŞA MEKTUP
GÜÇLÜ SİYASET, GÜÇLÜ DEVLET
HAS PARTİ VE BİR SİYASET OYUNU
SİYASET NEDEN YAPILMALI?
Arakan
EKONOMİ  
Tasarruf şart, şartta kim yapacak?
HÜSEYİN BENEK

TOPLUMSAL  
İTAAT, TEPKİ ARASINDA SIKIŞAN İNSAN!!!
FİKRİ ADİL

TOPLUMSAL  
CUMHURİYETİN YÜZÜ KADINLAR
Nevval SEVİNDİ

TARİH  
TÜRKLERİN TARİHDE YERİ ve ÖNEMİ
Tomris VAKANÜVİS

ŞİİR  
NORMALİ AŞMAK!
AHSEN'E SEVDALI

TOPLUMSAL  
DİN NEDİR, NE DEGİLDİR?!?!
SITDIK FANİ

SİYASET  
MUHALİFLER İTTİFAKLAMI, İTTİFAKSIZ MI?
M.Akif GÖKALP

SİYASET  
CHP TARTIŞMANIN KEYFİLİĞİ
AYDIN FİKİRLİ

ÖNERİLER  
KİLO SORUNUMUZ SAGLIK SORUNUNA DÖNÜŞMESİN
DERMAN ABİ

GELECEK  
YAPAY ZEKA ve METAVERSE NEDİR?
Şahin KAHİN

Reklam

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

                                    M.Kemal Atatürk


Adrese Git
Sitemiz en iyi 1024 x 768 çözünürlükte ve Internet Explorer ile görüntülenir...
EpoxSoft