HAK/HUKUK/ÖZGÜRLÜK/YASA/YARGI = ADALET
Hakka, Özgürlüğe, Yasaya Dayalı Hukuk yoksa Adalet Yoktur, Adalete Dayanmayan Toplumsal Düzen Neye Dayanır? Fikri Adil
Ta Hamur abi kanunlarından bu yana toplumlar kurallı yaşamaya çalışır, bunu yazılı kural hale getirir ve kanun, yasaya, Anayasa der ve herkesi baglar diye genel prensibiler vardır… Herkesi baglamasa, devleti yönetenler yargıya müdahale izlenimiz verirse, yargılamalarda Muhaliflere ayrı hukuk uygulanması/algısı varsa… Yargıya güven azalır, kısacası hukuku bozarsak, toplumsal düzenimizin temellerini bozmuş olmazmıyız? İşte bu nedenlerle, muhalifleri yargılarken, protestocuları yargılarken, iktidar sahip sahiplerini yargılamasından daha çok, daha titiz yargılamalar yapılmalı ki, muhalefete ayrı hukuk izlenimi olmasın… Oluyor mu, bu konu üzerine düşünün ve cevabını siz verin… Ben de size bazı ip uçları vereyim, örnegin itirafcı olan kişilerin ifadelerine dayalı olarak gözaltılar ne kadar saglıklı, ne kadar kanuna, hukuka, adalete, insan haklarına dayanıyor? İki isim zikredeyim, onlarcası da var, Biri Fatih Altaylı, Digeri Ayşe Barım.. Yorumlarla Suç üretilerek tutuklandılar, tutuklamak demek sabit, acık, delille, kanuna dayalı suçlu degilse, hak ve özgürlüklerin yok edilmesi demektir… Başka bir çelişkide çeyrek asırdık mücadele ettiğimiz terör örgünün liderine umut hakkından yaralrndırılmanın yolu acılırken, yine aynı siyasal grubun siyasetcisi Selahattin Demirtaş’ın, tutuklu kalması… Osman Kavalanın, Can Atalayın Üst mahkeme ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ragmen tutuklu kalmaları, hukuki çelişki olarak gözümüzün önündedir… Ben sosyal demokrat biriyim, bu kişiler içinde siyasal düşüncedaşım yoktur… Bu kişilerin yerinde siz, evladınız olduğunu düşünün!!! Öte ayndan Belediye başkanlarının yargılama sonucunu bekelemden tutuklanması başka bir hukuk çelişkisi olarak karşımızdadır… Adli sicilleri temiz ki belediye başkanı olabilmişler… 16 CHP'li belediye başkanı tutuklu iken, benzer, daha agır ithamlarla dosyaları olan hükümet partisinden neden bir belediye başkanı bile tutuklu degil?!? Kısacası hukuku bozmayalım, hukuku yorumlara degil, hukuku yasaya, Anayasaya, adalete, bagımsız/tarafsız yargılamalara dayalı yapalım ki!? Toplumsal düzenimiz zarar görmesin… Şimdi Anayasa Mahkemesi içtihatlarından örneklerle yazıyız bitirelim…
İfade Özgürlüğüne Müdahalenin Kanunilik Kriterini Sağlamaması
Hak ve özgürlüklerin ve bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen ve hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir. Bununla beraber kanunla düzenleme zorunluluğu, hakka yapılacak müdahalenin uygulanmasının kanun çerçevesini aşmayacak şekilde tüzük, yönetmelik, tebliğ ve genelge gibi yürütme organının çıkardığı ikincil düzenlemelerle yapılmasına mâni değildir. Öte yandan anayasal haklara yönelik müdahalenin bir kanuna dayanması yeterli olmayıp bu kanunun belirlilik ve öngörülebilirlik gibi belli niteliklere sahip olması gerekir. Ayşe Barım ve Fatih Altaylı yargılamalarını bu Anayasa mahkemesi önerilerini, kararlarını okuyarak tekrar degerlendirmenizi rica ediyorum… Anayasa Mahkemesi İçtihatlarına Bakmaya Devam Edecek olursak….
Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi; hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Buna hangi hukukcu itiraz edebilir ki? Anayasa Mahkemesi İçtihatlarına, bakmaya devam edecek olursak….
Anayasa Mahkemesince bu ilkeler doğrultusunda, örnek olarak, Anayasa'nın 28. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen şartların sağlanması koşuluyla önleyici bir tedbir olarak yayım yasağı uygulanmasına izin verildiği görülmekle birlikte devam eden bir ceza soruşturması kapsamında yayım yasağı konulabilmesine imkân veren, öngörülebilir ve belirli bir kanuni düzenleme bulunmadığı anlaşıldığından yayım yasağı şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın 13. ve 28. maddelerinde açıkça emredilen kanunilik ölçütünü karşılamadığına karar verilmiştir. Şimdi bu karar üzerine diger mahkemler karar vermesi gerekirken, hem kararı yorumla, hemde ifadeleri aşırı yorumla, ulaşılamayancak hukuk dışı kararlara ulaşılsın ki!!! Yargımıza güveni kendi ellerimizle öldürmüş oluruz….
Yönetenler ister ekonomik paylaşımda, ister adli yargılamalarda adaleti gözetmek zorundadır, hele demokratik hukuk düzeninde devletin gücü denge ve denetim için üç kuruma ayrılmıştır.. Bir Yasama TBMM, İki Yürütme Cumhurbaşkanı ve Bakanlar, Üç Yargı, Adliye ve Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, gibi ayrı devletin gücü kurumlara paylaştırılmıştır … Böylece devleti yönetenler devletin tek hakimi olmasın, vatandaşlara ve muhalefete keyfi davranılmasının önüne geçilerek, toplumsal düzenimiz hukuka ve adalete dayalı olması amaç edinilmiştir.. Bu hukuk düzeni bozulduğunda “balık baştan kokar,” “Et kokarsa tuzlanır; ya tuz kokarsa ne yapılır?” Hukuk, Yasa, Anayasa, Yargı, Toplumsal Düzenin Bozulmamasını Saglayan Yegane Degerlerimizdir… Bunların Bozulması Demek, Uzun Vadede Toplumsal Barışın Bozulması Demektir, Bozulmaması Ricasıyla Önerisiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil - 5.10.2025- vatandasfikri.com…
Kaynaklar
emsal-kararlar/ifade-ozgurlugune-dair-emsal-kararlar/ifade-ozgurlugune-dair-emsal-kararlar
-tum-liste
2* Taha Akyol Yargı Sorunu - https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/yine-yargi-sorunu-1605435
|