İÇERİK Detay YAZARLARIMIZ
:: Anasayfa
:: Haberler
:: Yazarlar
:: Sesli Makale
:: TARIM
:: ÇEVRE/DOGA
:: KENT ve YAŞAM
:: SAĞLIK
:: BİLİMSEL GELİŞMELER
:: İNANÇ
:: SİYASET
:: ÇALIŞMA HAYATI
:: DÜŞÜNSEL
:: TOPLUMSAL
:: SAGLIK İÇİN SPOR
:: KİŞİSEL GELİŞİM
:: EKONOMİ
:: EGİTİM
:: YARGIDAN
:: GÜVENLİK
:: TEKNOLOJİ
:: HOBİLER
:: MAĞAZİN
:: TOPLUMSAL YÖNLENDİRME HABERİ
:: DOGAL AFETLER
:: ULUSLARARASI(DİPLOMASİ)
:: KÜLTÜR-SANAT
:: İNSANLIK
:: TARİH
:: İLETİŞİM
Genç Yazarlarımız
Reklam

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed


Adrese Git
GALİP ERDEM (ÜLKÜCÜ DÜŞÜNÜR)

GALİP AGABEY

(Galip Erdem, Dogum Tarihi, Hayatı, Eserleri, Düşünceleri)

Galip Erdem Agabey 10 Mart 1930, Rize İlimizin, Fındıklı, Fındıklı İlçesin de dünyaya gelmiştir, 12 Mart 1997 ise Ankara Gazi Hastanesin de Dünyaya veda etti, Galip Agabey sevenlerinin oluşturduğu büyük bir kalabalık grupla Ankara Cebeci mezarlığına defnedildi.. Galip abi 67 yıllık ömrüne neler sığdırdı, Türkiye siyasi hayatına ne gibi katkıları oldu, bunlar üzerinde düşünerek devam edelim…

Galip Erdem, Fındıklı ilçesinde "Ofluoğlu", adı ile tanınan bir aileye mensuptur, Babası, Rasim Bey, annesi ise Zekiye Hanımdır, ailenin tek çocuğu olan Galip Erdem, ilkokulu Fındıklı 11 mart ilkokulunda bitirmiş, babasının memuriyeti dolayısıyla, ortaokulu Bitlis ve Siirt gibi farklı illerde eğitimine devam etmiş, Galip Erdem agabey Erzurum da lise tahsilini bitirdiği yıl 1949 dur.

1951'de yedek subay olarak askerlik görevine başlayan Galip Erdem, 31 Ekim 1952'de teğmen rütЬesiyle vatani görevini ifa etti… 27 Nisan 1953 tarihinde PTT Genel Müdürlüğü Ankara Yenişehir Merkezi'nde ilk memuriyetine adımını atan Erdem, 7 Temmuz 1954 tarihinde memuriyetten istifa etti ve Maliye Bakanlığı Milli Emlâk Genel Müdürlüğünde tekrar memuriyete başladı. 6 Ocak 1955 tarihinde bu görevinden de ayrıldı ve daha sonra da İETT idaresinde takip memuru olarak işe başladı. Ertesi yıl bu görevinden de ayrılarak GlMA TAŞ'ne girdi. Buradaki çalışması da 16 ay kadar sürdü, bu arada 1959 yılın da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.

Galip Erdem, Demokrat Parti'nin son dönemlerinde, 23 Кasım 1959'da Bayındırlık Bakanlığı'nda kısa süre Tevfik İleri'nin müşavirliğini yaρmış… Dergiler çıkarmış, bu dergilerde yöneticilik yapmış, Daha sonra gazeteciliğe köşe yazarı olarak adımını atmış ilk yazısını 1 Ağustos 1961'de Tercüman Gazetesi 'inde "Tercüman" imzasıyla ilk fıkrasını yazdı. 1 Ocak.1962'de Yeni İstanbul Gazetesinde yazarlığına Mektup köşesiyle devam etmiştir. 10 Mart 1965'te günlük siyasi Zafer Gazetesinde fıkra yazarlığını devam ettiren Galip Erdem, daha sonra Sabah Gazetesi 'nde yazmaya başladı.

1 Temmuz 1966 taɾihinde Millî Eğitim Bakanlığı Devlet Kitaρlaɾı Müdüɾlüğü'ne müşaviɾ oldu, 2 Nisan 1969 taɾihinde tekɾaɾ fıkɾa yazaɾlığına başladı ve "Bizim Anadolu" Gazetesindeki bu çalışması, 31 Aɾalık 1969'a kadaɾ devam etti.

Şubat 1971'de MHP fikɾiyatını savunacak yeni biɾ gazetenin finansmanına destek temini çalışmalaɾın da bulunmak üzeɾe Almanya'ya gitti. Bu vesile ile Almanya'nın biɾçok kentinde yaρılan toplantılaɾda konfeɾanslaɾ veɾdi. 12 Maɾt 1971 muhtıɾası ile biɾlikte çalışmalaɾını yaɾıda bıɾakan ekiple Tüɾkiye'ye dönen Galip Eɾdem, Devlet (Deɾgi) 'sinde bu seyahate ait notlaɾını "Biz Evɾopadayken" başlığı altında dizi halinde yayınladı.

Galip Eɾdem, 31 Aɾalık 1969'da Başbakanlık Plân ve Pɾensipleɾ Daiɾesinde danışman olaɾak başladığı göɾevini istifaen ayɾıldığı 30 Haziɾan 1973 taɾihine kadaɾ süɾdüɾdü.

Galip Eɾdem, 1 Şubat 1974 te Oɾtadoğu Gazetesi 'nde tekɾaɾ fıkɾa yazaɾlığına başladı. 10 Eylül 1975'te Başbakanlık Müşaviɾi oldu ve 22 Temmuz 1981 taɾihinde Tuɾizm ve Tanıtma Bakanlığı nda Genel Müdüɾlük Müşaviɾliği göɾevi sıɾasında emekli oldu ve seɾЬest avukatlığa başladı. Mamak'ta göɾülmekte olan ünlü MHP ve ülkücü Kuɾuluşlaɾ Dâvasının avukatlığını üstlendi.

 

1987'de Meɾay'da (Meɾzifon Yağlı Tohumlaɾ A.Ş) yönetim kuɾulu üyeliği, Konya Şekeɾ Fabɾikasında denetςilik göɾevinde bulundu. 1987 yılında Sosyal Güvenlik Eğitim Vakfı Başkanlığı göɾevinde bulundu.

15 Ağustos 1989'da Namık Kemal ZeyЬek 'in bakanlığı döneminde Kültüɾ Bakanlığı APK Başkanlığı'nda uzman olaɾak göɾev yaρtı. 12 Maɾt 1997'de Çaɾşamba gecesi saat 22.10 da Ankaɾa Gazi Hastahanesi'nde vefat etti. Cenazesi CeЬeci Asɾi Mezaɾlığına defnedildi.

DÜŞÜNCELERİNDEN ÖZETLER

Galip Agabeyin düşüncelerini öğrenmek için onun, yazılarına, kitaplarına bakmak lazımdır, ama biz az da Galip Agabey bize ne demiş diye sözleri üzerinden düşüncelerini anlamaya çalışalım… Daha geniş bir öğrenme işçin kitaplarına başvurulması gereğinin altını çizerek, sözlerinden düşüncelerine bakalım…

-Özüne yabancılaşan bir milletin hiçbir sahada ilerlemesinin mümkün olmadığını unutmayız. Teknik gelişmeleri benimserken, millî kültürümüze bağlanmanın bir milliyetçilik şartı olduğunu, en ziyade kalkınmış ülkelerin, millî kültürlerinden kopmadıklarını biliriz.

 

- Horlanan değerlerimizin başında, hiç şüphesiz Türkçemizi ele almak zorundayız. Türk dili, batı dillerinin istilâsına uğramıştır. Öyle ki Cumhuriyet öncesinin yanlış tutumu, Arapça ve Farsça kelimelerin dilimize doldurulması büyük bir şuursuzluk örneği olarak gösterilirken, batı dillerinden gelen binlerce kelime hiç sıkıntı çekmeden ve maalesef çoğu zaman yetkili makamların yardımı ile dilimize yerleşmiştir. Kesin bir rakam vermenin imkânsızlığını belirttikten sonra, 900 yıl boyunca Türkçemize giren yabancı kelimelerin sayısı, Cumhuriyet dönemi içinde alınan ve resmî yazışmalarda kullanılan kelime sayısından çok fazla değildir. Türkçemiz, sorumluların niyetini münakaşa etmeden söyleyelim: Halkın dili olmaktan çıkmış, Osmanlı çağı dilinin «Avrupacası» haline gelmiştir.

- İkibin yıllık bilinen millet hayatımızın her döneminde yalnız askerlik sahasında değil, ilim ve kültür, sahasında da büyüklüğümüzü tanımanın gururunu taşıyoruz. Batı kültür değerlerinden çoğunun, milletimize ters düştüğünü bilmekteyiz. Ahlâk ve faziletimizi kaybetmemek için özümüze yabancılaşmamak zorundayız.

- Türkçülük ülküsü, teb’a ve din birliğinin yalnız başına artık önem taşımadığını, millet birliğinin diğer bütün değerlerin üstüne çıkarıldığını görmekten, yaşamaktan ve denemekten doğmuştur.

- Türk Milliyetçileri kültür değişmelerinin kaçınılmazlığını bildikleri gibi, kültür sahasındaki gelişmelere de elbette taraftardırlar. Ancak millî kültür mayamızın korunmasını, daha yüksek kültür değerlerine ulaşmanın öz kaynaklarımızı geliştirme şartına bağlı olduğunu unutmazlar. Kültür değişmelerinin, milletimizin ve insanlığın kültürüne hizmet açısından bakılınca, tek taraflı değil, karşılıklı bir alıp verme şeklinde olması gerektiğine inanırlar.

- Biz yeryüzündeki bütün Türklerin tek bir millet olduklarına inanıyoruz. Canımız öyle istediği için değil, millet adını verdiğimiz içtimaî birliklerin yapısı öyle emrettiği için.

- Türk Milliyetçilerinin pek çoğu, Tutsak Türk illerini görememiştir. Ama kocaman mesafeler, hayallerimizin hiç durmadan beslediği özlemleri asla yenemez. Semerkand’ı, Ötüken‘i, Taşkent’i, Bakû’yu, Tebriz’i, Kerkük’ü, Üsküb’ü ve diğerlerini görmüş gibiyizdir; öylesine içimizdedirler. Alma-Atadan Kayseri’ye, Filibe’den Kars’a uzanan gönül bağlarının hazzını yaşarız.

- Tuna‘nın, Sakarya’dan farkı mı vardır? Tanrı Dağı, Ağrı’dan daha uzak değildir! Balkanlara gider de «Akıncı cetlerimizin ihtirasını duyamazsak» yaşadığımızdan ne anlarız?… Öfkeli çehreler, çatılmış kaşlar, suçlayan bakışlar! «Efendi, önce Türkiye’yi sev, Türkistan’ı sonra seversin!» Bendenizin cevabı «Sen de önce babanı sev, ananı sonra seversin!» Gönül fukaralığı neyse ne ama akıl kıtlığına düşen kullarını Tanrı korusun!

- Türk Milliyetçiliği, ırkçılık temeline dayanan bir dünya görüşü değildir. Başlıca; dil tarih ve kültür anlayışına bağlıdır. Yalnız böyle bir hükümden, milletimizin meydana geliş çağındaki ırki mayamızı ve hele, soy birliğini küçümsediğimiz bir manâ asla çıkartılmamalıdır..

- Demokrasi, hürriyet ve değerli sayılan diğer bütün mefhumlar, milletimizin yükselmesine ve güçlenmesine yardım ettikleri sürece saygı görürler. Fakat nifak tohumlarının yeşermesine müsait bir zemin haline gelirlerse, itibarını yitirmekten kurtulamazlar.

- Ve en önemlisi; Türk’ün varlık davası dışında kalan meseleler yüzünden – bugünkü gibi- sonunda uzlaşmak zorunda kalacağınız kuvvetlerle karşı karşıya gelmeyin. Amma, kim olursa olsun, millî varlığımızı tehlikeye atan bir davada çatışırsanız, işte o vakit asla geri dönmeyin. Bugün iradenizi önlemek isteyen kimselere güceneceksiniz, yalnız, katiyen husumet duymayacaksınız. Çünkü onlar da, nihayet, bu aziz toprakların çocuklarıdır. Hata edebilirler. Sizin de çok hatalarınız olmuştur.

- Yüreğinizdeki millet sevgisini, imkân buldukça, önünüze dikilenlere de açınız! Türk ordusunu, kuvvetinden çekindiğiniz için değil, milliyetçilik öyle emrettiği için seviniz. Onlar da sizi sevmeğe başlayacak ve millî hâkimiyeti temsil hakkında doğan gücünüze, şaşmaz bir sevgi göstermeyi öğreneceklerdir.

- Fikir ayrılıklarının düşmanlığa dönüşmesine izin verilmez! Milletin varlığını kıyamete değin sürdürmek ülküsü, cümle hakların üstünde kutsal bir vazifedir.

- Bir millet ancak sınır boylarında dövüşür; vatanın, imanının, soyunun düşmanlarına karşı dövüşür. Kardeş kavgası başlarsa kimin haklı olduğunu araştırmanın bile bir değeri kalmaz. Milliyetçilik iddiasını güdenler, kendi hesaplarına zararlı sonuçlar verse de, gittikçe büyüyen düşmanlığı önlemeğe mecburdurlar.

- Milliyetçiliği zararlı sayan ve millet birliklerinin ortadan kaldırılmasını isteyen ideolojiler bile; kitaptan hayata, nazariyeden uygulamaya geçilince, başarısız kalmış; millet sevgisinin büyük gücüne yenilmişlerdir.

- Allah şahittir ki, bilmem ne adasından da, darağacından da korkmuyorum; yalnız, sevgili Türkiye’me zarar gelmesinden korkuyorum. Gerçi demokrasiye bağlıyım, yaşamasını isterim; hürriyetimi de severim. Ancak milletimi, hepsinden çok severim

- Memleketimin selâmetini demokrasinin nimetlerinden; milletimin istiklâlini, hürriyetlerin hazzından ve iktidar koltuğunun sıcaklığından, bin kerre üstün tutarım.

- Bence, tek bir Türk’ün haksız yere dökülecek kanı, demokrasi adına yazılmış bütün kitaplardan daha değerlidir.

- Türklüğe kötülük edenlerle elbette dövüşülecektir. Ama neyin, hangi fikrin ve nasıl bir davranışın kötülük olduğunu, hiç kimse keyfine göre tesbit edemez. Türklüğe kötülüğün gerçek ölçüsü, çağımız şartlarının Türk gözüyle incelenmesinden, -üç bin yıllık tarihimizin emrettiği icaplardan, dünyadaki yerimizin manasını bilmekten geçer.

- Aslında her insan, -düşman olmasını gerektiren özel bir sebep yoksa- doğduğu, büyüdüğü, unutulmaz hatıralarla bağlandığı milletini sever. Bu sevgi çok tabii bir duygudur; sökülüp atılması güçtür.

- Milliyetçiliği zararlı sayan ve millet birliklerinin ortadan kaldırılmasını isteyen ideolojiler bile; kitaptan hayata, nazariyeden uygulamaya geçilince, başarısız kalmış; millet sevgisinin büyük gücüne yenilmişlerdir.

- Sayısız denemelerle anlaşılmıştır ki, bir milletin bütün fertlerini aynı şekilde düşündürmek asla mümkün değildir. Fikir ayrılıklarına, sadece münakaşa etmek hakkı tanınır. Hiç kimse, kendisiden ayrı bir görüşe inandığı için bir başkasının yaşamak hakkını tehdit edemez. Yeter ki, değişik fikirler arasında milletin varlığına kasdedenler bulunmasın.

- Milliyetçilik; en geniş manâda bir dünya görüşü, daha dar bir mânâda ideolojidir. Bir insanın milliyetçi olması için başka bir dünya görüşüne ve ideolojiye bağlanmaması şarttır. «Hümanistim ama aynı zamanda milliyetçiyim!» «Marksist – Leninist’iz ve gerçek milliyetçi biziz!» gibi sözler; bazı kere koyu bir cahillik belirtisi, çoğu zaman da milliyetçiliğe, cemiyet tarafından tanınan yüksek değeri, diğer bir ideoloji hesabına sömürmek isteğidir. Milliyetçilik yardıma muhtaç değildir; beşer nizamı ve içtimaî birliklerle ilgili dünya görüşleri ve ideolojilerin, kuyruğu durumuna sokulamaz; hele hiçbirinin gerisine atılamaz!

- Türk milletini sevmekte birleşenler; birbirlerini sevmekte birleşmeğe de mecburlardır. Aksi takdirde millet sevgileri, kimsenin inanmıyacağı boş bir laftan ibaret kalır.

- Birbirimizi sevmemiz gerektiğinin yazılması kolaydır; fakat uygulanması güçtür. Yine de dünya nimetlerine erişmek hırsının kışkırttığı nefsimizi, yenmemizin yollarını aramalı, davranışlarımızın hesabını önce kendimize vermeliyiz. Kavganın devam etmemesi, millî birlik ve beraberlik şuurunun tam bir hâkimiyet kazanması milletimiz için bir varlık şartıdır.

- Tarihe bakınız, artık yalnız adlarını hatırladığımız milletleri düşününüz. Hepsinin içlerinden yıkıldığını, önce birbirleriyle dövüşmeye başladıklarını, nihayet düşmanlarına yem olduklarını göreceksiniz. Buna karşılık, bugün izahında bile güçlük çektiğimiz büyük başarıların sahipleri, diğer üstünlüklerinden daha çok, birbirlerini sevmenin muhteşem gücünden yararlanmışlardır.

- Batının, ilim zihniyeti, maddî medeniyeti ve teknik gelişmesinin dışında kalan yönlerine de hayranlıkla bağlı bulunan, milletimizi kendi ölçülerine göre yeniden eğitmeye uğraşan siyasetçiler, komünizme karşı çıksalar da Türk milliyetçilerinin hedefi sayılacaklardır.

- Çağımızın en büyük kahramanlarından birini, Altaylar’ın şanlı kartalı Osman Batur’u niçin hatırlamıyorsunuz? Fotoğraflarını göstersem tanıyabilir misiniz? Altayların sarp yamaçlarında kanla yazılan muhteşem destan, size hiçbir şey anlatmıyor mu? Bombaya karşı sopa ile topa karşı bıçakla, tüfeğe karşı yumrukla dövüşüldüğünü, uçaklara kement atıldığını, masallarda olsun, hiç duymuş mu idiniz? Giap’ın mücadelesi, millî bağımsızlık içindi de, ya Osman Batur’unki ne içindi? Moskof ve Çin sürüleri arasına sıkışan, zenginlikleri yağma edilen, hayâl gücünün ulaşamayacağı işkenceler altında inletilen soydaşlarımız için ne yaptınız? Özbeklerin, Kazakların, Uygurların kutsallık acılarını nasıl paylaştınız? (DEVLET, Sayı 14)

- Milletimizin vatan sevgisi öylesine büyüktür ki, yabancıları bile hayranlığa düşürür. Edebiyatımız, âdeta vatan kokar. Hele Namık Kemal’le başlayan vatancılığın hızı, günümüze kadar kesilmemiştir. Vatan sevgisi üstüne yazılan şiirleri toplamak isterseniz, öylesine çoktur ki, gücünüz yetmez. Kısacası, vatan edebiyatımız zengindir. Uzun söze ne hacet, Hadîs buyruğu yetmez mi? «Vatan sevgisi îmandandır»

- Olmaya ki, Türkiye’nin hayrına bir iş yapılsın. Olmaya ki, millî şuurun güçlenmesini sağlayacak bir adım atılsın. Olmaya ki, kendimize dönüş yolunda ufacık bir kıpırdanma başlasın! Düşman kuvvetler hemen harekete geçer, fesat ocakları hemen çalışır. Türk milliyetçilerinin üstüne iftira bombalan yığdırılır. Asla millî olamamış basında yayınlanan haysiyet düşkünü yaveler yetmezmiş gibi, yabancılardan yardım istenir. Amerika’nın bilmem ne gazetesinden veya İsviçre’nin bilmem ne dergisinden seçilmiş aktarmalar görürsünüz! Türk milliyetçiliğine hizmet edenlere aptalca saldırılır, milliyetçi bir davranışı gölgelemek, dünya ve memleket önünde küçük düşürmek için ne mümkünse uydurulur. Dışardaki ve içerdeki düşmanların bu konuda mutlak bir ittifakları vardır. Sayı 10

- Alp Arslan Başbuğ’un tutumunda ve sözlerinde bizler için çok ibret vardır. Ne buyurmuştu: «Biz temiz Müslümanlarız. Bid’ad bilmeyiz. Allah bu yüzden halis Türk’leri aziz kıldı! «Soy şuuru ve iman derinliğindeki emsalsiz birliği öğreten bu dersi niçin unutmuşuz ve 900 yıl sonra, niçin halâ Türk-İslâmlık münakaşası yapıyoruz? Hangimiz Alp Arslan’dan daha iyi Türk; hangimiz Alp Arslan’dan daha hayırlı bir Müslümanız?

- Türk soyunun «Her yıl Batı’ya doğru» koşması eğer daha önce değilse, Hunlar çağında başlamıştır ve bütün bir tarih boyunca, İkinci Viyana dönüşüne kadar hiç bitmemiştir.

- Savaşın ayrıntıları ve sonucu konusunda, 900 yıldır yazılara katacak bir sözümüz yoktur. Bozkır taktiği bilmem kaçıncı defa yine kazanmış; düşman, o sahte geri çekilmeye yine aldanmıştır. Yalnız Sultanla ilgili bir sahne var ki, hiç unutulmasın: Alp Arslan, sıradan bir er gibi, vecd içinde döğüşmekte, kendini hiç kollamamaktadır. Yanında Ay-Tekin, dayanamıyor, atından inip yer öpüyor «Sultanım diyor, İslam’a acıyorsan kendini koru. Savaş sırasında Sultan’lara yaraşan rahatlıktır.» Gazi ve şehit Alp Arslan’ın cevabı: «Ben rahatsız olmazsam Milletim rahat edemez.» DEVLET, S:269

- Sağcılık milliyetçiliğin şartı mıdır? Sağcılığı batıdan gelen mânâsı ile alırsak, hiç şüphesiz böyle bir şart yoktur. Ama biz, Töremize ve dinimize yerleşmiş, destanlarımıza girmiş bir kelimeyi Avrupalılar gibi anlamak zorunda değiliz. Bu konuda gerçeğe en yakın hüküm şudur: Her milliyetçi sağcıdır; ama, her sağcı milliyetçi değildir. Her komünistin solcu, fakat her solcunun komünist olmaması gibi…

- Millet, hareket edebilen bir kitledir. Oysa toprak hareketsizdir. Bir millet, şartlar zorlayınca, dünya üzerindeki yerini değiştirebilir, ama vatanın yer değiştirmesi mümkün değildir.

- Malazgirt yalnız Türk tarihinde değil, bütün dünya tarihinde sayılı dönüm noktalarından biridir. Anadolu’nun kapısı Türk’e açılmıştır. Alp Arslan, buyurmuştu: «Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyyen sizin olacaktır!» evet, bu vatan 900 yıldan beri bizimdir ve kıyamete değin bizim olacaktır. Ve şimdilik bize düşen, o kutlu zaferi armağan edenlerin hatıralarına layık olamamanın utancını yaşamaktır. Layık olabilmenin yollarını aramak ve bulmaktır: Ömrümüzü bu vatanın yücelmesi yolunda adamaktır.

 

- Vatanın çok sevilen bir varlık olmasına, hattâ kutsal sayılmasına kimsenin bir itirazı yoktur. İnsan, vatanı için en değerli varlığını verir, hayatını feda eder. Vatan uğruna dövüşülür, ölünür. Vatan toprakları, atalarımızın, şehitlerimizin, değeri saydığımız ne varsa hemen hepsinin yattığı yerdir. Mehmet Akif’in söyleyişini dinleyin, nasıl güzel, nasıl içten : «Evliya yurdu bu toprak, şüheda yurdu bu yer – bir yıkık türbenin üstüne Mevlâ titrer».

-Sayın kitap, bir kere daha, iflas bayrağını çekmiştir. Üniversite ve yüksek okullar, ilmi tecrübe ve araştırmaları çoktan rafa kaldırmış; siyasetin eteğine çoktan yapışmışlardır.

- Aslında, çağdaş ilimlerin hangi sonuçlara ulaştığından haberleri yoktur ki, başkalarına öğretebilsinler. Zengin kaynaklara dayanan bir ideolojinin propagandacılığı daha çok işlerine gelir!

- Her birini sevgi ile selâmlamalı, her birini Türk ülküsünün yılmaz yiğitleri bilip kutlamalıyız. Gerçekten ülkücü öğretmenlerin mücadelesi, diğer zümrelere kıyasla daha çetindir, daha korkuludur, daha tehlikelidir. Kış ortasında sürülmek vardır, cezalandırılmak vardır, hattâ aziz şehidimiz Cemil Doğan misalinde olduğu gibi, sonunda ölmek vardır.

-Türkiye Cumhuriyetinin temel dünya görüşüne, Anayasamız ve yürürlükteki diğer kanunlar tarafından benimsenmiş eğitim ilkelerine göre bir öğretmenin, milliyetçilik yüzünden suçlanmasına imkân yoktur. Daha açık bir söyleyişle milliyetçi olmak; bir mecburiyettir. Milliyetçiliğe aykırı görüşleri öğrencilerin körpe beyinlerine aşılamak, meslekten atılmayı gerektiren ağır bir suçtur.

- Öğretmen, milletini çok sevdiği, Türk çocuklarını yabancı propagandaların şartlandırmalarından kurtarmak ve öz değerlerimize bağlı tutmak için çalıştığı zaman sayın Bakanlık müthiş bir öfkeye kapılıyor, acele müfettiş yolluyor, soruşturma açıyor. Hem, ne sorular! Aslında cevap vermek bile bir tenezzüldür. Ülkücü öğretmenler de, Allah razı olsun, cevaptan ziyade ders vermiş; milletin, milliyetçiliğin, bayrağın, Bozkurt’un mânâsını öğretmişlerdir. Sürgünler, liselere yetersiz sayılıp ortaokullara yollananlardan bir kısmının, üniversite asistanlık imtihanlarına girip kazanması, sayfalara sığmayacak bir destanın, sorumluları utandıracak gülünç sayfalarıdır.

- Büyük Türk ülküsünün aziz öğretmenleri! Haklı ve şerefli mücadelenizi mutlaka kazanacaksınız. Kaybetmenize imkân yoktur. Çünkü böyle bir kayıp, milletimizin sonu mânâsına gelir!

- Büyük milletlerin tarihinde, olağanüstü durumlarda, bazı şartların zorlaması yüzünden, tam bir duygu ve düşünce birliğinin hüküm sürdü­ğü zamanlar vardır.

- (ABD’nin) Tarihimizi bilmediklerinin, milletimizi tanıyamadıklarının ifadesidir. Ne sağlıyacaklarını sanıyorlar? Aman mı dileyeceğiz? Biz ettik siz etmeyin mi diyeceğiz? Kıbrıs’taki haklarımızdan vaz mı geçeceğiz? Mazlum milletdaşlarımızı, Rum barbarlarına peşkeş mi çekeceğiz? Sayın kongre üyeleri eğer böyle düşünüyorlarsa, yanıldıklarını en kısa zamanda göreceklerdir. Hattâ «Barış harekâtı» nın «Fetih seferi» ne dönüşmesi, Kıbrıs’ın tamamen alınması ile mümkündür. Amerikalı dayılarının kararı yüzünden Rum saldırılarının artması ve bizim yönümüzden son bir ders vermenin, açıkçası fetihten başka bir çarenin kalmaması mümkündür!

- Türk milletinin unutulmaz özelliği güçlüklerin her türlüsüne alışık olmasıdır; hele yalnız bırakıldığı zamanlar, bir granit sağlamlığı içinde kenetlenmeyi bilmesidir. Millî mücadeleyi hangi şartlar altında kazandığımızı, biraz zahmet buyururlarsa sayın (ABD) kongre üyeleri de öğrenebilirler. Üç-beş satılmış bir tarafa bırakılırsa o yiğitlerin torunları olduğumuzun hatırlanmasında sayısız faydalar vardır.

- Gerekirse diğer hizmetlerden kısacak ama Silâhlı Kuvvetlerimizi mutlaka güçlü tutacağız. Türk milleti, tarih boyunca, bir başkasının efendilik taslamasına izin vermemiştir. Değişmedik, yine vermeyeceğiz! Şerefsiz yaşamaktansa şerefle ölmenin güzelliğini öğreten biziz.

- Esir Milletler dâvası, diğer milletlerden önce biz Türkleri ilgilendiren bir konu idi. Çünkü bugün 200 milyona ulaştıkları tahmin edilen insanların yarısı Türk’tür. Gerçi, sömürgeci devletlerin gerçeği saklamalarından ötürü esir millettaşlarımızın tam sayılarını bilmek çok güçtür. Yine de, çeşitli kaynaklardan alınan rakamların karşılaştırılması sonunda yüz milyon Türk’ün millî bağımsızlıktan, insan hak ve hürriyetlerinden yoksun bir durumda yaşadıkları söylenebilir. Milletdaşlarımız Rusya, Çin ve İran başta olmak üzere Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Yugoslavya devletlerinin sınırları içindedirler. Kendi öz devletlerinden, bayraklarından, varlıklarını devam ettirmek ve kültür değerlerini korumak hakkından yoksundurlar. Sömürgeciliğin zalim çarkları arasında ezilmektedirler. Seslerini kimse duymamaktadır.

- Türkiye’nin esir milletler haftasına duyacağı ilgi hiç azalmamalı, her yıl biraz daha artmalı idi. Oysa, anlatılmasına sayfalarımızın yetmeyeceği kadar ince ve karışık hesaplardan ötürü, özellikle aydınlarımız, esir kardeşlerimizi hiçbir zaman hatırlamadılar, acılarının kırıntısını bile yüreklerinde duyamadılar. Ustaca hazırlanmış bir propaganda ile sahneye konan aşağılık bir oyun tutsak kardeşlerimizin sevilmesini bile suç saydırdı.

- Esir Türklerle ilgilenmenin tek yolu bazı aptalların sandığı gibi, sömürgeci kuvvetlerle savaşmak değildir. Çağımız dünyasında hak aramanın başka yolları da vardır. Sadece birleşmiş Milletler Anayasası ve İnsan Hakları Beyannamesi hükümlerinin uygulanmasına çalışmak bile büyük bir hizmettir. Günümüzde hiç bir kanun bir devlete, vatandaşını ezmek yetki­sini vermemiştir. Esir milletdaşlarımızın acılarını paylaşmak, şikâyetlerinin duyurulmasına aracı olmak hepimizin boynuna borçtur. Ayrı­ca böyle bir çalışma, insanlığın tam bir barış dönemine geçmesi gerçekten isteniyorsa, son derece faydalıdır.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

Ülkücünün Çilesi (1975)

Sosyalizm ve Milliyetςilik Üzeɾine Mektuplaɾ (1975)

Suçlamalaɾ (iki cilt) (1975-1976) Mektuplaɾ (1984)

Galip Eɾdem'in kitaρ haline gelmemiş yüzleɾce yazısı bulunmaktadıɾ. Ayɾıca yayınlanmamış elliye yakın şiiɾi vaɾdıɾ.

Galip Eɾdem'in yazılaɾında kullandığı takma adlaɾın bazılaɾı: Bilge Eɾdem, İlteɾiş Metin, Elif Bilge, Muɾat Bilge, Mehmet Rasim, Aptali.

Galip Agabey bir ülkücü gibi yaşamış Milletinşin bilimde, teknikte, kültür de gelişmesi için adteda bir düşünsel mücadele vermiş ve hakkın rahmetine kavuşmuştur. Düşünceleri bizim ülkü yolumuzu aydınlatacak ve bu aydığın Işıgında Ülkü yolumuza devam edeceğiz. Tanrı Yardımcımız Olsun…

M.Akif Gökalp – 11.3.2017 – vatandasfikri.com

 

Kaynaklar

1-      http://www.sozkimin.com/a/136-galip-erdem-kimdir-sozleri-ve-hayati.html

2-      http://www.ulkuocaklari.org.tr/galip-erdem.html

3-      MDM ve Ankara Türk Ocaklarının Anma Etkinliğinde ki Sunum

 

Bu Üyenin Diğer Yazıları
MUHALİFLER İTTİFAKLAMI, İTTİFAKSIZ MI?
MUHALEFETİMİZİN HALİ ve DESTEGİMİZ
Kriz ve Buğran Uyarısı!!
DIŞ GÜÇLER, KİM SEÇİLSİN İSTİYOR!'?
DEPREM BÖLGESİNİN YARALARI SARILIYOR!!
İKİ İNSAN TİPİ, İKİ DAVRANIŞ!!
FİAYTLARI ÜÇ HARFLİLER Mİ ARTIRIYOR?
DİYANETİN MİLLİ BAYRAMLARA DUYARSIZLIĞI!!
KAMUCU EKONOMİ
MUHALEFET/HÜKÜMET NE İŞ YAPAR ??!!
BASİT HESAP, HÜKÜMET, PATRON BUNU YAP!!
YEM ve HAYVANCININ EKONOMİSİ
BAŞKETTE, KASTAMONU GÜNLERİ 16
SİYASAL MÜLAHAZALAR
TOSYA
KİM SAÇMALIYOR?
BAŞARI, BAŞARISIZLIK !!
ANAYASAYI, DENETİMİ, DEVLETİ PRANGA GÖRMEK!
ASGARİ ÜCRET
EKONOMİK VATANIN KORUNMASI
İÇKİDEN ÖLENLER!!
Kim İç Kim Dış Güç Biraz Karışık Gibi!!
YANLIŞ ANLAŞILAN TEVEKKÜL
ÇİFT DİKİŞ (Vergide)
OSMANLICI MI, CUMHURİYETCİ MİYİZ?
KASTAMONU, TEŞVİK ZENGİNİ Mİ, FAKİRİ Mİ?
PURSAKLARIMIZIN SORUNLARI
VİRÜSLE KİŞİSEL MÜCADELE
Kamu araçlarının Amaçları Dışında Kullanımı
8 MART KADINLAR GÜNÜ
ŞEHİTLİK
OZAN AHMET TAŞKIN (AHMEDİ)
ÜRETENE/ÜRETİME NEFES
Muhafazakâr Lüks
KAZAKİSTAN
İLK KADIN MİTİNGİ
SU İÇTİĞİM DEREDE, ARTIK YÜZEMİYORUM!!!
İHLALLİ GEÇİŞE ORANTISIZ CEZA!!
ATATÜRK ANLAYIŞLARI, TARTIŞMALARI
ATATÜRK KASTAMONU DA (1925)
RUHUNU ARAYAN ADAM
SURİYE DE KİMLE ÇATIŞIYORUZ?
MÜNAZARA/MÜNAKAŞA FARKI
HAYVANCILIĞIMIZIN YEM SORUNU
30 AĞUSTOS ZAFER GÜNÜNÜ KUTLARKEN
MARKA KONSENSÜSÜ(Uzlaşma) KADAR!!
KİTAPLI YAŞAM
TARIM ve MERA ALANLARININ KORUNMASI
MİLLET OLARAK KADERİMİZİN YAZILDIĞI YILLAR
TÜRK GÜNÜ (3 Mayıs Türkçüler Günü)
YÖNETİCİYE ÖĞÜTLER
KURULTAY
KİM KAZANDI?
BELEDİYE BAŞKANI SEÇMEK!
SEÇİM TARTIŞMALARI
ÇEVRE BİLİNCİ!
ÜLKÜCÜ, Partici TAVRI…
İLKESİZLİK!!
HDP İLE KİM İTTİFAK YAPIYOR?
EKONOMİDEN NE ANLIYORUZ? (Ekonomik Amaçlarımız?)
AMAÇ/İDEAL NASILSA NETİCE ÖYLE ÇIKAR!!
ASENA
YEMEN CAN YEMEDE!!
KARS'LILAR adayları ÇETİN NAZİK’İ Karşıladı
METNİN BAĞLAMINDAN KOPARILMASI
İKİ PATRON |İKİ ÜLKE
BEKA SORUNU VAR MI?
KİMLİK BUNALIMI YAŞAYANLAR!!
KARS DA YEREL SEÇİMLER
KİRA, MALİYETİ BASKISI
ASGARİ ÜCRET
DÖNEM ve KİŞİ KUTSAMALARI
EMEKLİLİK SORUNLARI -1
EMEKLİLİK SORUNLARI
PARKLARIN TİCARETE ACILMASI
NEDEN SÜREKLİ OYUNA GELİYORUZ?
BEN YAPMADIM O YAPTI…
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ (STÖ) KAMU KURUMU AYRIMI
Krizden Çıkış Yolları
ÖNEMLİ SORUN!!!
SORUNLU DEVLETLER, İSRAİL
Bakandan Talihsiz Açıklama!!
YOKSUNLUKLARIMIZIN KULLANILMASI!!
TOSYALI SİYASETEN TEMSİL HAKKI İSTİYOR
Tosya Temsil Hakkı İstiyor
HERKESİ SUÇLAYARAK AKLANMAK…
KAÇAK GÜREŞEN SİYASİLER
MEDYA AMBARGOSU! Medya Tek Ses mi Oldu?
KİM DÜŞMAN?
ŞEHİR KÜLÜPLERİ (Tosya Şehir Kulübü)
ÜLKÜ, ÜLKÜCÜ, ÜLKÜ OCAĞI
ANKARA GEZİM
(Milli Törenlerin Milli Kalması)
CANAKKALE VE VATAN SEVGİSİ
TOPLU TAŞIMA
MİLLİ – GAYRİMİLLİ
BİZ SİZİ İYİ TANIRIZ (PKK/PYD)
NE ÖNEMLİ? (Kastamonu’nun Kayıpları, Kazançları)
Alkışlamanın Maliyeti Nedir?
SURİYE VE BARIŞ!!
SİYASİLERİN KARARINDAN VATANDAŞ NASIL ETKİLENİYOR?
BİZE TÜRK DERLER!!
SİYASİ TATMİN
ASGARİ ÜCRET LÜKSE KUBAN EDİLDİ
SIGINMACI SORUNU
İŞÇİ ÖRGÜTLENMESİ VE HAK ARAYIŞI
İğrenç İki Olay
TOSYA DA KAMU GÜCÜ ÇEVREYİ KORUMAK İÇİN KULLANILDI
BİR HAK ARAMA HİKAYESİ
ASGARİ ÜCRET NE KADAR OLMALI?
BUGÜN NEYDİ?
MİLLİ EKONOMİ
BAYRAMLAR KİMİN BAYRAMI?
TÜRKİYE İYİ OLACAK…
DEVLETLERİMİZ
VURUN ABALIYA (Vergi Yükü)
HÜKÜMETİMİZİ ALDATAN, ALDATANA !!!
AŞIRI ANTİBİYOTİK KULLANIMI
LÜZUMSUZ KAVGALAR
YÖRESEL ÜRÜN
GERÇEK VERGİ ŞAMPİYONU
SOSYAL MEDYA SOYTARILIKLARI
YENİ PARTİNİN AYAK SESLERİ
SİYASAL BARIŞ
İKTİDAR MUHALEFET İLİŞKİLERİ
KAMU MALLARI KAMUNUN MU, YÖNETİÇİLERİN Mİ?
TARIMA, ÇİFTÇİYE SON DARBE
SAHİPSİZ TOSYAM!!
TOSYA BAGEVİ GÜMÜLCİNE’ DE
SORUNLARIMIZIN KAYNAGI
DEMOKRASİ REFERANDUM
İDEALİST (ÜLKÜCÜ) HAYAT YOLU
DOĞAYLA BARIŞIK YAŞAMAK MÜMKÜN
AŞIK VEYSEL (1894-10-25 --21 Mart 1973)
GALİP ERDEM (ÜLKÜCÜ DÜŞÜNÜR)
DEVLET HÜKÜMET AYRIMI
TERCİHE SAYGI
MUHALEFETE YARDIMCI OLMAK LAZIM
DOĞRU TERCİH İÇİN GERÇEK BİLGİ
TÜRK AYDINLANMASI ATEŞİ
ANAYASA DEGİŞİKLİGİ ve VATANDAŞA RAPOR
ANGARALI KABADAYILAR
TARİHLEŞMİŞ TARİHDE KALMAK
MEÇLİSTE(SİYASETTE) ADAP
YENİ MERKEZ SAĞ MHP'YE Mİ, MHP HAZIR MI?
YAZ SAATİ, KIŞ SAATİ HANİ BUNUN ORTASI?
M. AKİF BİZE SESLENİYOR!!
TERÖR TUZAGI
EKONOMİMİZ EKONOMİK Mİ?
ATATÜRK KASTAMONU DA
LOZAN
GÜVENLİK AÇIĞI
BİRLİK RUHU
TOPLUMLARIN VURUCU GÜCÜ
DARBEYE DARP……
SILAHİ RAHİM
MHP’DE DEMOKRASİ RÜZGARI
KAYYUM ZARARLARI
MHP
BAYRAK
BAYRAK – KİTAP – SİLAH
!!DEMOKRASİ ENGELLERİ!!
BALKAN TÜRKLERİ
BAYRAMLAR, BAYRAMOLA
DİL VE KÜLTÜR BİRLİGİ
TERÖRİSTE TESLİM OLMAK
MİLLİ REFLEKS
SURİYE SORUNU VE TERÖR BELASI
YENİ ZAMLARDAN SONRA ASGARİ ÜCRET KAÇ LİRA OLDU?
KAZDIĞIN HENDEĞE DÜŞMEK
HÜKÜMET KARŞITLIĞI FANATİZMİ
MHP = DAVA
MHP ÜZERİNDEN PARTİ İÇİ DEMOKRASİ
Ücret Asgari, ÖLÜMLER AZAMİ!!
NERE DE ESKİ BAYRAMLAR?
30 AGUSTOS ZAFER BAYRAMI
KUT’UMUZU/KÜLTÜRÜMÜZÜ KAYBETMEK!!!
HÜKÜMET KURULAMADI. Neden?
ASKERLİK
HERKES GÖREVİNİ YAPACAK!!
MİLLET OLMA GEREGİ
SOMA SORULMADAN, KAZALAR ÖNLENEMEZ
TÜRK/TURAN KÜLTÜRÜ
İŞGAL (Ekonomik, Kültürel)
TÜRKLER DE BİRLİK
UNUTMA!!!
ALTINDAN TASMA
SEVGİYLE KOŞANLAR
SIĞINMACI SORUNU!!
M.KEMAL ANKARA'YA NEDEN GELDİ?
BEN, ÜLKÜCÜYÜM/ ÜLKÜCÜ KİMDİR?
ÖĞRETMEN/ÖĞRETEN
BARIŞ MI, SAVAŞ MI?
ÇOCUKLAR/GENÇLER/MİLLET
TERÖRLE TOPYEKÜN MÜCADELE
TERÖRİZMLE TOPYEKÜN MÜCADELE
ŞEHİTLERİMİZ VE GAZİLERİMİZ
BAYRAMLAR
SOMA MADEN KAZASI ÜZERİNE
SEÇİMİN KAZANANI MHP
O ARTIK GÖNÜLLERİN REİSİ
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI- 7
MİLİYETCİ YAŞAM TARZI -6
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI - 5
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI -4
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI - 3
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI -2
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI - 1
KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ
BİZ, ANGARALI BOZGIRIN GENÇLERİYİZ
KASTAMONU DA YEREL SEÇİMLER(MEHMET YILDIRIM)
KASTAMONU DA YEREL SEÇİMLER (TAHSİN BABAŞ)
KASTAMONU DA YEREL SEÇİMLER(HAYATİ HAMZAOĞLU)
GÜNAHSIZ KİMSE, TAŞI O ATSIN!!
M.AKİF ERSOY
TANRI, TÜRK'Ü KORUSUN!
BOZKURTLARLAR - MANKURTLAR
ORHUN YAZITLARI
ŞEHİTLİK, GAZİLİK
MARŞLARIMIZ TÜRKÜLERİMİZ
İTAAT - İSYAN
BİZ KİMİZ, BİZ MİYİZ?
İSLAM'IN MİLLİYETCİLİGE BAKIŞ AÇISI
SİYASET'TE ÜSLUP SORUNU
Millet/Türk Milleti
YARATILIŞ DESTANI
İNSANLIĞIN YETİMLİĞİ
MUHSİN YAZICIOĞLU
GÖK RENGİ, GÖK BAYRAK
SİVİL SAVUNMA
MİLLİYETÇİLİK AYAKLAR ALTINA
İZMİR İKTİSAT KONGRESİNDEN GÜNÜMÜZE
OSMANLI 1299-1923
BAĞLAR
İŞSİZLİK VE ÇÖZÜM YOLLARI
TARİH BİLGİSİ
CUMHURİYET NEDİR?
VATANDAŞIN BİR GÜNÜ
9 IŞIK
KÜRT SORUNUMUZ
İSTİKLAL YOLU
ŞEHİD
MÜSLÜMANLAR VE SURİYE
MİLLET SORUMLULUĞU
CAMİ-CEMAAT İLİŞKİSİ
FANATİK ALĞILAMA
SURİYE MESELESİ
ÇEVRECİ
5 HAZİRAN ÇEVRE GÜNÜ
siyaset içi dışı
Milliyetçiliğin faşizmle imtahanı
TOPLUMU SEVİMSİZ HALE GETİRENLER
H.Z. MUHAMMED
SAFAHAT'DAN ANLADIKLARIM - 1
KUTLU DOĞUM HAFTASI H.Z. MUHAMMED (s.a.v)
ÇANAKKALE SAVAŞI 1915-1918
İstiklal Marşı, M. Akif Ersoy
ŞEHİRLER
MHP ve MİLLİYETÇİLİK 2
MHP ve MİLLİYETÇİLİK
KÜLTÜRLÜ OLMAK KOLAYDIR, KÜLTÜRSÜZLÜK ZOR
PKK NIN TERÖR ARACILIĞIYLA, VATANDAŞLARI SÖMÜRMESİ
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI
YSK KARARI KAOS OLURMUŞ
KASETLİ SİYASET ÜZERİNE SANARYOLAR
DEVLET BEYE ŞANTAJA İZİN VERECEKMİYİZ?
MİLLİYETÇİLİK NEDİR?
KÜTAHYA DPÜ’SİNDEKİ OLAYLAR VE ÜLKÜCÜLER
KAHRAMANLARINI KAYBEDEN MİLLET
TOPLUMSAL  
KAMU ALANIYLA VATANDAŞIN KAZIKLANMASI
HÜSEYİN BENEK

TOPLUMSAL  
DİN ve DEMOKRASİ!!
FİKRİ ADİL

TOPLUMSAL  
CUMHURİYETİN YÜZÜ KADINLAR
Nevval SEVİNDİ

TARİH  
TÜRKLERİN TARİHDE YERİ ve ÖNEMİ
Tomris VAKANÜVİS

ŞİİR  
NORMALİ AŞMAK!
AHSEN'E SEVDALI

TOPLUMSAL  
DİN NEDİR, NE DEGİLDİR?!?!
SITDIK FANİ

SİYASET  
MUHALİFLER İTTİFAKLAMI, İTTİFAKSIZ MI?
M.Akif GÖKALP

SİYASET  
CHP TARTIŞMANIN KEYFİLİĞİ
AYDIN FİKİRLİ

ÖNERİLER  
KİLO SORUNUMUZ SAGLIK SORUNUNA DÖNÜŞMESİN
DERMAN ABİ

GELECEK  
YAPAY ZEKA ve METAVERSE NEDİR?
Şahin KAHİN

Reklam

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

                                    M.Kemal Atatürk


Adrese Git
Sitemiz en iyi 1024 x 768 çözünürlükte ve Internet Explorer ile görüntülenir...
EpoxSoft