VATANDAŞTAN KOPMAK!!!
(Vatandaştan Kopan Siyaset, Devletimizden de Bizi Koparmaya Başladı)
(Ekonomik Olarak Bir Bölüm Bizden Koptu, Siyasiler Dar Bir Kadroyla Çalışarak Bizden Koptu, Devlet Siyasilerin Yönüne Göre Hareket Ettiği İçin Ayrıcalıklı Vatandaşlar Yaratamaya Başladı, Bütün Bunlar Sosyal Kopukluğu Tetikleyen Durumlardır, Onarmak Milletin Menfaatinedir!!)
İster, devlet, ister siyaset, ister biz vatandaşlar, bu toplumun temel unsurlarıyız ve biz vatandaşlar asıl unsuruz… Yani temsilciler, bizim için kurulan kurumlar bizim önümüze geçerse, ne olur bu temellerin arasında ki kültürel, ekonomik paylaşıma dayalı olan, siyaseten olan kolonlar koparılmış olur… Bu kopma aidiyet duygusuna büyük zararlar vererek, devletin millete, milletin devlete olan bağını zayıflatır… Bunun için bu bağlar önemlidir, güçlendirilmesi gerekirken biz bu bağları nerdeyse siyaset ve devlet eliyle zayıflatıyoruz… Nasıl oluyor da bağ zayıflıyor?
Biz vatandaştan kopmanın nasıl olduğu kadar kopan iki kurumsal yapının biri genel olarak devletimizin kurumları, iki daha dar anam da siyaset kurumları olan partilerimiz olduğunu görüyoruz… Bunların ikisi de vatandaşlarla direk bağı olması gereken kurumların başında geliyor… Bunlar biz vatandaşlardan nasıl kopar?
Devletin kopmasıyla mı, siyasetin kopmasıyla mı başlasak, hangisi önce gelir tabi ki vatandaşın devletinin, vatandaştan kopması çok önemlidir… Ama siyasi kurumların kopması, aslında vatandaşın devletten de kopmasına neden olduğunu görüyoruz… İkisi de birbirini besleyen durumlardır…
Devlet vatandaşından nasıl kopar, vatandaşının kültürünü önemsemeyerek, ama son 15 yıldır iktidarda bulunan siyasetçiler kültürü önemsiyor gibi davranarak bu sorunu aştı diye düşünüyorduk… Birde gördük ki, iktidarla, makamla, parayla sınanan bu siyasetçilerimizin de zafiyetler içinde olduklarına tanık olduk… Bu arkadaşların uyguladığı, gelir dağılımı politikalarıyla, gelir dağılımı en bozuk 2-3 ülkeden, toplumdan biri olduk… Bu ne demektir, fakir daha fakir, zengin daha zengin oldu demektir… Bu durum ise vatandaşların arasında kopukluklara neden olmaktadır… Bu kültürel değerlerimiz önemsiyoruz diyen siyasiler aslında bizi duygularımızdan yakalayarak… İşte cami, işte Kuran, kitap, işte din, işte ibadet bol bol yap, türban dersen üst üste iki üç tane tak derken… İnanç alanında özgürlüklerin de gelişme sınırsızken… Her sınırsız özgürlük gibi bu durum da bu alanı yozlaştırıyor, aşırılıkların fesatını yaşıyoruz… Sebepli sebepsiz, üstelikte reklamlar da, televizyonda otur din, kalk din, sahte hocalar rivayetlere, efsanelere dayalı söz de dini bilgileri ortaya savururken, dini bozulmalara yozlaşmaya da neden olduklarını göremiyorlar… Öte yandan düşünsel anlamda özgürlüklerin daraltıldığına tanık olmaya başladık… Yani inançsal özgürlüklerde gelişme varken, düşünsel özgürlüklerde ciddi daralmalar yaşanıyor… Bunu yaparken kolluk güçleriyle değil ekonomik yaptırımlarla yapılıyor olması işin daha planlı olduğu gösteriyor… Ekonomik özgürlüklerde de ciddi sınırlanmalar yaşanıyor, bu bilinçli olarak ihalelerle, teşviklerle, vergi aflarıyla, kamu arsalarının ve mallarının belirli gruplara daha birçok rantiy,(haksız getiri) beleş getirilerle, korumalarla bir yana yürü ya vatandaşım denirken, verdikçe veriyor Allah derken daha geniş bir vatandaş topluluğuna, bunun tam tersi bir tavır takınılmıştır… İşte bu durumda biz vatandaşların önemli bir bölümü yani devletin hizmetlerinden az yararlanan, kamu desteklerinden yararlanamayan, devletimizle tekraren aramızın açılmasına neden olmaya başlamıştır… Bunu kim yapıyor devleti bizim adımıza yöneten temsilcilerimiz olanlar, kim bunlar siyasetçiler…
Siyaset kurumlarıyla da aramız açılıyor, aday olunacak ilk akla gelen liderin adamları, sonra parası olanlar, sonra beyaz yakalı avukat doktor, bürokrat, daha sonra parti genel merkezi lobilerine yakın olanlar, popüler siyasetçiler, bürokratlar derken vatandaşın siyasete girme hakkı neredeyse yok ediliyor ve siyaset kurumlarımız olan partilerle vatandaşlarımızın da bağı böylece kopuyor… Siyasette sadece oy verenler olarak yer alan biz vatandaşlar, bizi temsilen yaşadığımız sorunlarımızı meclisimize taşıyarak çözsün diye seçtiğimiz bizden birileri olsun, olmalı isterken.. Ben şahsen 50 yaşımı geçtim ne ilçemden, nede köyümden şahsen tanığım bir vekil olmadı… Yakın tarihte de olacağı benzemiyor… Son olarak…
Biz Vatandaşlar, Siyasette yer Alamazsak, Devletin Kurumlarında Yer Alamazsak, devletin Kurumları karşısında eşit muamele görmek İstiyoruz.. Göremezsek… Bize Ekonomik, Sosyolojik Uzak Bir Siyaset ve Devlet Yapısı Ortaya Çıkar… Bu büyüdükçe, büyüdükçe ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel sorunlara neden olmaz mı? Bu Soruya devletimizle, siyasi kurumlarımızla aramızı koparan siyasiler cevap versin… Siyasi kurumlarımızı yöneten liderler, bırakın biz vatandaşları, bize en yakın olan bizden sayılabilecek olan, daha sık diyalogumuz olan kendi il, ilçe başkanlarını ve yöneticilerini de dikkate almadan kararlar alıyorlar… Yani kimseyi dinlemeyen lider ve üst yönetim kadroları bizi hem siyasetten, hem de devletimizden uzaklaştırıyorlar, koparıyorlar..
Dileğim bu şikayetlerimiz, taleplerimiz dikkate alınır partiler tabanlarına doğru dönüş yapar, devletimizi yöneten kadrolar, tüm vatandaşlara hizmet için orada olduklarını unutmayarak, bizimle bağı gücendirirler… Dilek ve temennilerimle, Selam ve Sevgilerimle…
Mesut Görmez – 23.5.18 --- vatandasfikri.com
|