|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
CUMHURİYETLE BARIŞIK YAŞAMAK |
CUMHURİYETLE BARIŞIK YAŞAMAK
(BİZ BAZI MUHAFAZAKARLARIN OSMANLIDAN CUMHURİYETE DÜŞÜNSEL OLARAK GEÇEBİLMESİ)
Türklerin devlet geleneği çok eskidir, bunu biliriz ama yeni devletimizle bazı vatandaşlarımızın hala kaynaşamadığını görüyoruz… Üstelikte bu vatandaşlarımız sistemin temel direği olan muhafazakarlar olduğunu görüyor ve şaşakalıyorum… Neden şaşıyorum derseniz buyurun bu yazıyı okuyalım…
İlk çatışmalar kuruluş aşamalarına denk gelir, bir bölüm vatandaş, padişahlığın devam etmesi gerektiğini söyler, nedenleri de padişahın dini lider gibi algılanmasıdır. Halife dini lider diye düşünülür, hala düşünenler var mı bilmiyorum, artık hepimiz halifenin siyasal bir yönetici olduğunu düşünürüz.. Bunu aşarız umarım, aşamadığımız zaman işte bakın hep sorun yaşıyoruz toplumda da siyasal gibi duran düşünceler dini veya başka kimliklerce destekleniyor, siyasetimiz bu nedenle normal demokratik algı düzeyine çıkamıyor… Olayları din ve etnik değerlendirirsek bu kimliklerimizle siyasete girersek… Şimdi bazıları diyecek biz Dinimizi yok sayarak mı isyaset yapalım… din nasıl bir şey kş, bşze ne emreder, bana göre din halak ve adaleti emreder ve buna hizmet etmek için siyasete giriyorsam dini davranmış olurum… Ama bizim dindarlığımız şekle büründüğü içinderi ki, kolay maddeye esir olmaktadır. Son iktidar muhafazar dindar kimlikle siyasete girenler ne yaptılar? 15 Temmuza getirenler kimdi? Bunları olayların sıcaklığıyla tartışamıyoruz… Yarın siyasal iktidarı ele geçirme niyetinde olan cemaatleri ciddi sorgulamaya gerek var…
Biz Muhafazakarlar hep devleti suçladık, bize baskı yapıyor, biz inancımızı gereği gibi yaşayamadık, diye sürekli tepkisel davrandık… Bunun nedenini kendimiz kendi içimizde şuna bağladık, bu Cumhuriyetin kadroları Halifeliği yıktı, Padişahlığı yıktı, Osmanlıyı yıktı, harf devrimi yaparak Kuranla aramıza duvarlar ördü… Aslında yeri gelmişken bunlar üzerine kısa da olsa düşünelim mi? Gerçekten de Osmanlıyı Cumhuriyeti kuran kadrolar mı yıktı, yoksa Osmanlıyı yöneten kadrolar Osmanlıyı günün şartlarına göre ekonomik, sanayi ve teknolojik olarak reformlarla güncelleyerek cagı yaşaması sağlanamadığı için mi yıkıldı… 1918 de Osmanlı ne haldeydi lütfen bir araştırın, kaçtı, uçtu diyen tarihçilerden değil biraz bilim adamamı ünvanlı olan tarihçilerimizden okuyalım ne dersiniz… Harf devrimiyle ilgili olarak belki biraz haklıyız, ama hala bunları tartışmak tepki göstermek yerine Osmanlıca yazılmış eserleri günümüz harfleriyle günümüz Türkçesine çevirebiliriz… Bu şimdiler de yapılıyor, ne okuyan var, ne merak eden… Bizi kültürel olarak hadım ettiler diyenlerle bu kitapları okuyanların sayısı %1000 lerle kıyaslanabilir.. Ben birkaç yazma eser aldım Kültür bakanlığı Magazalarında satılıyor, temsilciliklerinde satılıyor… Evet alın okuyun, zaten Cumhuriyeti kuranlar Uzaydan gelip kurmadılar onlarda Osmanlı Bürokratlarıydı, onlarda Osmanlı askerleriydi, ben ce şartlar ve çağın gereğini yaptılar, biz bu gereği sürekli tartışmak yerine artık barışmak zorundayız… Bakın AK Parti iktidarı da bu barışmanın işaret fişeği olsun, devletin devrim ertesinden kalan Osmanlıya geri dönülür refleksleri neredeyse yok sayılabilir… Ama biz her şeye rağmen hala 1935 ler de kalırsak hem düşünsel sorun, hem de sosyal sorun bunların beslediği siyasi sorunlar yaşarız, yaşıyormuyuz ne?
Kuranla aramıza duvar ördüler hikaysi ise bana göre koskoca yalan, varsa böyle bir duvar bu duvarı biz kendi ellerimizle ördük… Nasıl mı? Şu anda 80.000 imamımızdan iyimser bir tahminle söylüyorum76.000’i Arabca okuduğu Kuranı anlamıyor, evet anlamadan yüzünden sevabına Arabca okuyor… İşte Kuranla aramızdki duvar anlayamama duvarıdır… Bu duvarı kim yıktı, Cumhuriyetin kurucuları yıktı, Kuranı Melallerle, Tefsirler dilimize tercübe ettilr artık biz millet olarak Kuranla aramızdaki duvarı yıktık ve anlayarak okuyoruz… Adam illede muhalefet edecek ya, ya yanlış cevirdilerse, ya bu yanlışa dayalı yanlış anlarsak ya… Ya dilim varmıyor ama diyeceğim bular salakça yorumlardır… Adam hiç anlamamayı savunuyor, dönüyor ya hatalı çeviri varsa yanlış analarsam diyor en iyisimi ben Kuranı anlamadan yüzünden okuyayım diyor ve ısrarla anlamadan okuyor… Bu arada çevirenleri gizli açık eleştiriyor, bunları aşarak artık Muhafazakarlar sistemin bel kemiği olarak sistemle barışık bir şekil de yaşamak zorundayız… Bunun içinde bir iki ilkeye dikkat etmemiz gerekiyor….
Bir demokratik kurallar, kaideler içinde siyasal mücadele etmeliyiz, örgütlerimize demokratik seçimleri eklemeliyiz, iki eleştiriyi düşünsel dünyamıza sokmalıyız, lideri eleştirme, başkanı eleştirme adeta yasak, abiler ne diyorsa doğru değilmiş demek ki… “”Eleştirisizlik düşünsel kokuşmanın kaynağıdır. Fikri Adil”” Düşünsel kokuşmaya düşmemek için siyasal, ekonomik, sosyal alanlarda eleştiriye acık olmalıyız.. Hadi eleştiri sevimsiz geliyor tenkit diyelim… Sonra laikliğin gerekliliğini kabul etmeliyiz, neden mi? Söyleyelim… Bizim dini yorumumuzu kurallar olarak iktidara getirdik, o zaman öteki dini yorumlar ne olacak? İşte imlam ülkelerin de çatışmaların kaynağı budur… İslam ülkelerinde, aslında bunu da şöyle demek zorundayız Müslümanların yaşadığı krallıklar da iktidarı devretme ve devralmaya neden olacak bir siyasal sistemin olmaması çatışmaların ana kaynaklarından biridir… Demokrasi bu sorunu çözmekle kalmaz, ayrıca devletin gücünü yasama, yargı, yürütme diye ayrı yarı kurumlara paylaştırır ki güç otoriter yöntemlere devşirilmesin… Evet biz muhafazakarlar düşüncemiz üzerine çok düşünmeliyiz, bunu yaparken günün şartlarını dikkate alarak yapmalıyız, düşünsel ihyaya ihtiyaç vardır… Bunu belki birileri dayattı diye yapamadık, yapmadık ama bu sürekli tepkisel düşünmeye neden oldu, tepkiselliği aşarak düşünsel ihyaya ulaşmak dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Mesut Görmez – 10.12.16 vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|