İÇERİK Detay YAZARLARIMIZ
:: Anasayfa
:: Haberler
:: Yazarlar
:: Sesli Makale
:: TARIM
:: ÇEVRE/DOGA
:: KENT ve YAŞAM
:: SAĞLIK
:: BİLİMSEL GELİŞMELER
:: İNANÇ
:: SİYASET
:: ÇALIŞMA HAYATI
:: DÜŞÜNSEL
:: TOPLUMSAL
:: SAGLIK İÇİN SPOR
:: KİŞİSEL GELİŞİM
:: EKONOMİ
:: EGİTİM
:: YARGIDAN
:: GÜVENLİK
:: TEKNOLOJİ
:: HOBİLER
:: MAĞAZİN
:: TOPLUMSAL YÖNLENDİRME HABERİ
:: DOGAL AFETLER
:: ULUSLARARASI(DİPLOMASİ)
:: KÜLTÜR-SANAT
:: İNSANLIK
:: TARİH
:: İLETİŞİM
Genç Yazarlarımız
Reklam

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed


Adrese Git
TÜSİAD Konsey Başkanı Ömer Aras Konuşması

TÜSİAD Rahatsız!!

İş Veren Dernekleri, Meslek ve Ziraat Odaları, Sendikalar Ne İçin Kurulmuştur, Üyelerinin Haklarını Korumak İçin Tepki Göstermek Amacıyla, Amacına Göre Davranan TÜSİAD Üyeleri/Yöneticileri Diğer Meslek Örgütlerine ve Sendikalara Örnek Olmalıdır…

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras TÜSİAD Genel Kurul toplantısında bir açılış konuşması yaptı, tepkisizliğe alışkın olan hükümet taraftarları, eleştiriler karşısında tpeki gösterdi..

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ne dediki, ne demiş ki? Öncelikle ben şunu belirteyim ülkenin parasal sermayesini kullanan grupla aram pekiyi değil, ben yıllardır emekçi, işçi, amele olarak çalışmış bir adamım, sosyal demokratım, işçi ve yoksul hakları, çevre hakları için siyaset yapar yazı yazarım.. Uzun aradan sonra bir sermayedarın konuşmasını haklı buluyor, kaygılarını bir demokrat sermaye sahibinin kaygıları olarak, bir demokrat olarak paylaşıyorum..

Ülke olarak moralimiz bozuk, Güven bunalımı yaşıyoruz demiş nedenleri nedir açıklamış mı?

Kartalkaya'da 78 canımız yanarak hayatını kaybetti, yangın çıkabilir ama 78 kişi ölmez,  ölüyorsa nedeni usulüne uygun yapılmayan binalar ve denetimsizliktir.  Çöken bir sistemdir, bu olay yakın tarihte olduğu için henüz yüreklerimizde.

Bu olay oldumu, evet, denetim eksiklikleri var mı, evet, adam haklımı bence evet…. Ömer bey konuşmaya devam ediyor…

Ancak unutmayalım ki geçen sene tam bugün Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeninde oluşan heyelan sonucu 9 işçi hayatını kaybetmişti. Bu kaza odlumu evet, denetim eksiklikleir göze çarptı mı evet, Ömer haklı mı evet…

İki yıl önce yaşadığımız büyük depremde on binlerce insanımızı usulüne uygun yapılmadığı için çöken binalar altında kaybettik.

Bu deprem yaşandımı, evet sağlam yapılan binalar yıkılmadı, denetlenmeyen sağlam yapılmayan binalar yıkıldı 53-55 vatandaşımız canımız canlarını kaybetti, bunun iki katı belki engelli kaldı..

2014 yılında Soma kömür madeninde çıkan yangında 301 işçi hayatını kaybetti. Ömer bey olmayan bir şey mi söylemiş, burada ciddi denetim ihmali var olduğu görüldü, bu insanlar ölmeyebilirdi degil mi? Evet, bu yaşanılan ölümlerle ilgili aklın geregi diyecegini söze döküyor..

Tüm bu ve benzer ölümlerin arkasında tesis sahiplerinin yönetmeliklere uygun yatırımları maliyet nedeniyle yapmaması ve denetim eksikliği var, demiş yalan mı?

California'da koca Los Angeles şehri yandı, Japonya'da çok daha şiddetli depremler oldu.  Kaç kişi öldü?

Lütfen bakın ve mukayese edin. Bizdeki ölümlerin nedeni maliyet odaklı kural tanımazlık ve denetimsizliktir.

Kurallarımız vardır ama uymayan çoktur, yeterli denetim yoktur. Bu ölümlerin ana nedeni sistem bozukluğudur. Demiş, sizce de doğru tespit degil mi?

Maliyeti güvenliğin önüne koyan iş sahipleri, hak etmediği koltuğa oturan özel sektör iş insanları ve kamu yöneticileridir.  Onların yarattığı ve uyguladığı sistemdir.

Bu sistemin nasıl düzeleceği çok net bellidir. Sistemin kendi kendini düzeltme mekanizması olmalıdır.

Sorumlular görevden ayrılmalı, hesap vermeli ve yerlerine yetkin kişiler gelmelidir. Bunlara şunları da eklemeliyiz, uzmanlığa, bilgiye, mesleki yeterlilige saygı duymayan siyasetçi, yönetici ve patronların da sorumluluğu var da diyebiliriz…

Son haftalarda politik hayatta da olağanüstü olaylar yaşıyoruz. Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor yerlerine kayyum atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor… Bu olay böyle olmadı mı?

Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. Bu olayda aynen böyle oldu…

Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor. Açılmadı mı?

Bilir kişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler göz altına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor.

Yeni mezun teğmenler ordudan ihraç ediliyor. Edil dimi?

Bu olaylarda suç vardır yoktur diyemeyiz, ancak çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz. Ortalama vatandaşa soralım bu suçlarla ilgili böyle gözaltılar olabilir mi, hukukçulara soralım bu tutuklamalar hukuki mi?

Ayrıca tutukluluğun istisna değil kural haline gelmesi gibi kangrenleşmiş bir sorunun kanunlar değişse de çözülmediğini görüyoruz. BU hatalar bugün degil dünde yapılıyordu, Balyoz, Ergenekon, davalarında tutuklamalar ne olmuştu?

Kişiyi, bir gün dahi olsa, özgürlüğünden mahrum edecek tutuklama ve adli kontrol kararlarının, hatta gözaltı kararlarının ne denli titiz verilmesi gerektiğini yıllar sonra gelen tahliyelerde, beraat kararlarında görüyoruz. İnsanları yargılamadan tutuklamalar, yargılamalar sonucu beratlar oluyorsa, bunu dile getirmek normal degil mi?

Ancak bugünkü endişe ve güvensizlik ortamına rağmen ülkemizin geleceği ile ilgili umudumuzu hiç kaybetmiyoruz. Sorun var çözüm içinde umutluyum diyor, demesin mi?

Çünkü biliyoruz ki doğru politikalarla ülkemiz kalkınır ve vatandaşlarımız kendilerini mutlu ve huzurlu hisseder.

Bu nedenle inandığımız doğruları bıkmadan usanmadan dile getireceğiz. Dile getirmek bir meslek ve odanın demokratik görevidir, bu gibi kuruluşlara baskı grupları denir, nasıl işçi sendikası neyse, patron dernegide odur…

"Söylesek de hiçbir şey değişmiyor" zihniyetine kapılamayız. Bir yanlış görülüyorsa, bu dile getirmemek bize yakışmaz..” Bir yanlış görüyorsanız elinizde düzeltin, gücünüz yetmiyorsa sözünüzle, buda güçünüz yetmiyorsa içinden buğuz ediniz, kınayınız diye bir kültürün insanlarıyız.. Ömer bey bunu yapıyor, bu kültürün siyasetçileri haklı mı, haksızmı bakmadan saldırıyorlar..

“Bizim görevimiz doğru bildiklerimizi söylemektir.” Söylemesinler mi doğruyu..

“Mevcut uygulamaları eleştirmekle kalmayıp yeni politikalar önermektir.” Sadece eleştiri yanlış doğru yöntem ve politikalar da önermeliyiz diyor… Allah aşkına doğru demiyor mu?

Hazırladığımız, 2025 Dönüşüm ve Gelecek için Yol Haritası & Öneriler" adlı kitapçık 11 temel maddeyle dönüşümlere hazır ve küresel rekabette öne çıkan bir ülke yaratmamız için yol gösteriyor.

2024 yılına baktığımızda öncelikle jeopolitik dengelerdeki değişimin hız kazandığını görüyoruz.

Dünyada güç mücadelesi şiddetlendi, ticaret, teknoloji, enerji, sermaye hareketleri gibi birçok alana yayıldı. Bence doğru tespit…

Bölgemiz, Ukrayna, Gazze ve Suriye'de yaşanan savaşların yıkıcı etkilerini en derin şekilde yaşadı.. Beelki yaşmaya devam edecek yanlış mı?

“Hatta bugünlerde ABD Başkanı Trump'ın Gazze'yle ilgili söylemleri, bölgedeki hassas dengeleri ve insan haklarını göz ardı eden bir yaklaşımı yansıtmakta.” Gazzeye çöküyorum bazı zengin bölge ülkeleriyle paylaşabilirim demek nedir, kimse tepki göstermiyor, gösterene de siyasete karışma demek ne demek?

“Bu tür öneriler, bölgedeki mevcut sorunları çözmek bir yana, zaten kutuplaşmış dünyada krizleri daha da derinleştirebilir ve kalıcı barış umutlarını zedeleyebilir.” Barış mı isteniyor sadece ekonomik kazanç mı?

“2024 yılı dünya demokrasi tarihi açısından önemli bir yıl oldu. Dünyanın yarısından fazlası sandık başına gitti. Farklı ülkelerdeki seçmenlerin verdiği mesaj geçmiş dönemin kurumsal yapılarının bugünün sorunlarına çare olmadığını ortaya koydu.” Siyaset sorunlara çözüm üretmezse, neden üretilmiyor diye sorma hakkı doğmaz mı seçenlerin…

“Milliyetçi, korumacı ve popülist politikalar giderek daha fazla destek bulmaya başladı. Küresel düzlemde enflasyonla mücadelede gösterilen başarılı performans, ekonomik büyümede ve gelir dağılımında gösterilemedi.” İndir faizi, bas parayı, enflasyon cıktığında neden çıktı diye sormak abes degil mi? Sonra çıkar faizi piyasa durgulaşsın...

“Avrupa ve Çin gibi büyük ekonomilerdeki farklı yapısal sorunlar ciddi bir yavaşlamaya neden oldu. Amerika'da enflasyon kontrol altına alınsa da gelir dağılımı bozulmaya devam etti.”

“2024 yılında enerji kullanımında önemli bir dönüşüm yaşadık.  Yenilenebilir enerji üretimi, özellikle güneş ve rüzgar santrallerinin ekonomik olarak daha cazip hale gelmesiyle, ciddi şekilde arttı.” Enerjide, yeşil dönüşüm gerekmez mi?

“Uluslararası Enerji Ajansı Direktörü Fatih Birol'un belirttiği gibi dünya 2024 yılından itibaren hızla elektrik çağına giriyor. Fosil yakıt üretimi artarken talebi düşüyor.”

“Bu değişim, küresel güç dengelerini de ciddi şekilde etkileyecek. Gerekli önlemleri almamız halinde net enerji ithalatçısı olan ülkemizin dış açığına olumlu katkı yapacak.” Güneş, rüzgar, hes eneji üretimi enerji ithalatını azaltır, diyor… Doğru degil mi?

“Enerji dönüşümü yanı sıra dünyada büyük bir Yapay Zeka yarışı var.” Çok doğru enerji ve teknoloji yönümüz bu olmalı, buna robot ve cip de ekleyerek devam etmeliyiz…

“Kısa süre önce Çin'den çıkan bir uygulamanın Amerikan şirketlerinde trilyon dolarlık değer kayıplarına yol açtığını gördük. Bu yarışın da küresel güç paylaşımında büyük etkileri olacak.” Aynı şeyi daha az maliyetle ve daha çok işlevsel yapan kazanacak demek yanlış mı?

“2024'te dünyada fiziksel, ekonomik ve teknolojik savaşlar nedeniyle tedarik zincirlerinde önemli değişiklikler oldu. Ucuzluk yerine güven ön plana çıktı. Korumacılık artış trendine girdi.” Salgın zamanında ister gıda, ister enerji, ister teknoloji zincirinde alternatif yol ve yöntemler yapılmalı demek neden hükümet edenleri rahatsız ederki?

 

“Avrupa başta olmak üzere tüm coğrafyalarda "verimlilik arttırarak rekabetçi olmak" hedefi global norm haline geldi.” Verimlilik küresel norm demek normal degil mi?

“2025 yılı politik belirsizliklerin yanı sıra dünya ticaretinde enerji ve teknolojinin yarattığı verimlilik farkları ve artan korumacılık nedeniyle yükselen gümrük duvarlarının öne çıktığı bir yıl olacak.” Üzerine düşünmek gerekmez mi?

“Akılcı politikalar üretebilirsek önemli ekonomik fırsatlar yakalayabiliriz.” Bu açıklamaya karşı çıkanlar akla karşı çıkmış olmazlar mı?

“Bu noktada, Türkiye'nin AB entegrasyon sürecinin yeniden canlandırılmasının önemini hatırlatmak isterim.” Dünyanın modern, cagdaş, günün bilgisiyle günün düşüncesi, hukuk düzeni olan AB ölcülerine göre ölcü belrilemek kimi, niye rahatsız ederki?

“Halen en önemli ekonomik ortağımız olan AB ile Gümrük Birliğimizin güncellenmesi başta olmak üzere, adımların her iki tarafta hızlandırılması gerekiyor. Çünkü bu, her iki tarafın da menfaatine.”

“2024 yılını ülkemizde ne şekilde geçirdik diye baktığımızda Mart ayında yapılan yerel seçimler sonucunda birçok ilimizde belediye yönetiminin el değiştirdiğini gördük.” Demokrasi işliyor, işlerken konuşmak gerekiyor, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras gibi Sendika Başkanlarını, Oda Başkanlarınıda bu konuşmaları destekler şekilde konuşmaları gerekmez mi?

“Politik gücün barış içinde el değiştirmesi ülkemizde demokrasinin gücünü tekrar tüm dünyaya göstermiş oldu.” Bir defa degiştirdik bir defa daha degiştirebiliriz, diyor, millet iradesi bunu yapar diyor.. Doğruda diyor…

“Ancak, seçimler sonrasında seçilmişlerin görevden alınarak atanmışların göreve getirilmesi demokrasimizi zedeledi.”

“2024 yılında ekonomi yönetiminin uyguladığı program olumlu sonuçlar vermeye başladı. Enflasyon beklenen hızda olmasa da geriliyor, cari açık sürdürülebilir seviyelerde, Merkez Bankası rezervleri güçleniyor, CDS ülke risk primi düşüyor.” Olumlu bir gelişme olmuşsa, bunuda dile getiriyor, Ömer Aras bey…

“Uluslararası derecelendirme şirketleri de bu olumlu gelişimi görüp ülke kredi notumuzu yükseltti. Ancak, doğrudan yabancı sermaye girişleri sınırlı.”

“Yatırımcılar için güven ortamını henüz oluşturamadık. Enflasyonla mücadele kararlılığı 2025 yılında da devam etmeli.”

“Ancak, ihracatçılarımızın pazarlarını kaybetmemelerine de azami özen göstermeliyiz, destek vermeliyiz. Türkiye'nin güçlü ihracat olmadan sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme gerçekleştiremeyeceğini bilmeliyiz.” Üretmeden, satmadan gelir olmaz, gelen para faiz için gelir, faizi alır gider..

“Hepimizin bildiği gibi enflasyonla mücadelede elimizde üç ana politika enstrümanı var. Birincisi, Merkez bankasının uyguladığı para politikası. Faizlerin 2025 yılında enflasyonla mücadeleye uygun olarak kontrollü şekilde düşeceğini tahmin ediyoruz.” Hükümetin temennisine ve programına destek veriyor, daha ne yapsın?

İkincisi, maliye politikası.

“Kamunun da özel sektör şirketleri ve vatandaşlarımız gibi eşit düzeyde kemer sıkması şart. Enflasyonla mücadele için 2025 yılında kamuda yapılacak tasarrufun daha etkin olmasını bekliyoruz.”

“Devletin bütçe disiplinine uyması, kamu harcamalarını kontrol etmesi ve kamuda tasarrufu arttırması şart.” Bunu bende istiyorum, kamu kurumları ve yöneticileri tasarruf yapmadan, patronlar tasarruf yapmadan krizden çıkılamaz…

“Ayrıca vergi gelirlerinin arttırılması için kayıt dışı ile ciddi şekilde mücadele edilmesi gerekiyor. Para ve maliye politikaları, faiz, vergi, bütçe gibi somut rakamlarla ifade edilen ve takip edilebilen politikalar olduğu için anlaşılması ve değerlendirmesi nispeten kolay kavramlar.”

Enflasyonla mücadelede üçüncü politika enstrümanı olan yapısal reformlar ise çok geniş bir kavram.

Ülkemizde yaşadığımız bu inatçı enflasyonu bir daha çift haneli seviyelerde görmemek üzere kalıcı olarak indirmek, orta gelir tuzağından çıkmak, kişi başı geliri 20 bin doların üstüne yükseltmek ve dünyada sayılı ekonomiler arasına girebilmek için mutlaka yüksek teknoloji ile verimliliği arttırmalı, mal ve hizmet ihracatına dayalı ekonomik büyüme modeline geçmeliyiz.” Doğru degil mi?

 

“Yapısal reformları gerçekleştirmeden bu değişimleri yapamayız.

Uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme ve sağlam bir ekonomik yapı için elbette birçok alanda yapılacak reformlar var ancak en önemlileri TUSİAD kitapçığında da belirtilen iki ana yapısal reform.

*Birincisi, insana değer katan eğitim ve liyakat.

*İkincisi, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı.

*Hedefimiz bu reformların yarattığı güven ortamıyla beslenen ekonomik kalkınma olmalıdır.

*Bu iki reformu hakkıyla gerçekleştirebilirsek diğer tüm reformlar kolaylıkla yapılabilecektir.

*Dünya ile rekabet edebilmemiz için özel sektörde ve kamu bürokrasisinde iyi eğitilmiş yüksek vasıflara sahip ve liyakate uygun atanmış insanlar olması şart.

*Ayrıca bilimde, sanatta, sporda, tüm alanlarda ileri gitmek için her şeyden önce nitelikli insan gerekiyor.

*İyi yetişmiş insanlar hukukun üstünlüğünün ve adil yargının olduğu bir ortamda çalıştığı taktirde ekonomi başta olmak üzere her konuda başarının yolu açılacaktır. Bu konuda toplumsal fikir birliğine ihtiyacımız var.” Uyarı ve eleştiriler daha iyi arayışının bir parcasıdır, bu parca kullanılmazsa her şey yarım kalacaktır…

“Tekrar ediyorum, yapmamız gereken en önemli yapısal reform, gençlerimizi iyi yetiştirmek, layık oldukları yere getirmek ve mevcut işgücünü de tekrar eğitip çağın gerektirdiği yetkinliklerle donatmaktır.”

"Hukukun üstünlüğüne ve adil yargıya kim sahip çıkacak?” Biz!

"Sanayide ve hizmet sektöründe ülkemizin rekabetçi gücünü kim ön plana çıkaracak?” Biz TC vatandaşları..

"Gelişen teknolojiye, yapay zeka çağına, kim ayak uyduracak?” Tabiki biz…

"Sanatta, kültürde ve sporda dünya çapında başarılara kim imza atacak?” Tabiki biz…

"Eşitliği, etik değerleri, dayanışmayı ve paylaşımcılığı kim savunacak?” Biz bu ülkenin vatandaşları…

"Gelir dağılımını kim düzeltecek?” Sermayedarlar ve devleti yönetenler…

"Bağımsız kurumlarla devletin kurumsal yapısını kim güçlendirecek?” Bu ülkeniz yetişmiş liyakatli insanları…

"Kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge mekanizmalarını kim etkinleştirecek?” Bu ülkenin yargıçları, milletvekilleri, siyasetçileri…

"Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletine kim sahip çıkacak?” Hepimiz…

“Bu soruların cevabını "Liyakatla atanan iyi yetişmiş insanımız" diyerek cevaplayabilirim.”

“Eğer geleceğimizin teminatı gençlerimizse, temel vazifemiz, gençlerimizi bilim ve etik değerler temelinde iyi yetiştirmek olmalıdır.”

“Eğitimi okul öncesinden başlayan ve hayat boyu devam eden bir süreç olarak görmeliyiz.”

Öncelikle, okul öncesi eğitimin zorunlu ve ücretsiz olmasını sağlamalıyız.”

Bunun için eğitim sistemine büyük iş düşüyor.

“Eğitimde dünya ile rekabet edebilmek için öğretmen ve akademisyen kalitemizi yükseltmeliyiz.”

“Eleştirel düşünen, iyi yönetişim için üniversitelerinde uygulanan yönetime tepki veren öğretim üyelerine kulak vermeliyiz. Değerli hocalarımızı kaybetmemeliyiz.” Eleştireni taşlama modası var, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras, beyde iktidar taşlamasına maruz kalıyor…

“Türkiye'nin PISA araştırmasına dahil olduğu 2003 yılından bu yana okuma, matematik ve fen bilimleri alanlarının tümünde OECD ortalamasının altında kaldığını görüyoruz.”

“Eğer bizim çocuklarımızın performansı sürekli olarak gelişmiş ülkelerin çocuklarının gerisinde kalıyorsa, bilelim ki bu çocukların değil bizim hatamızdır. Müfredat değişikliklerini şeffaf ve katılımcı bir yaklaşımla yapmalıyız.” Egitimin kalitesini talep etmek, vatandaşlık sorumluluğudur, bu vatandaşa saldırmak yerine dönüp aynaya bakmak gerek…

“Geri bildirimler için bu alanda çalışan uzmanlara ve sivil toplum örgütlerine makul süreler vermeliyiz.”

“Tüm kademelerde, çocuklarımız için, laik Cumhuriyet değerlerine, bilimsel düşünce ve akla dayalı, 21. yüzyıl becerilerini kazandıran sosyal etkileşim ve etik temelli, fırsat eşitliğine dayalı, çağdaş bir eğitim eko sistemini hayata geçirmeliyiz. Eğitim sistemini, siyasetin, siyasi partilerle ilişkilendirilen yapıların ve tarikatların etki alanının dışına taşımalıyız.”

“Bunun taşıdığı hayati önemi 15 Temmuz darbe girişimi hepimize öğretmiş olmalı. Ayrıca, verimliliği yüksek bir ekonomi için üniversitelerle teknoloji üreten sanayi iş birliğinde araştırma geliştirmeyi ve girişimciliği desteklemeliyiz.”

“2024 yılında ülkemizde farklı aşamalardaki yeni girişimlere 469 farklı işlemle 1 milyar 100 milyon dolar yatırım yapıldı.”

Bu büyüklükle Avrupa'da 11. sıradayız.

Önümüzdeki dönemde girişimci ekosistemini hızla büyütmeliyiz.

Eğitim ekosistemimizin iyileştirilmesi konusunda hepimizin üstüne düşen sorumluluklar var.

Yaşadığımız teknolojik gelişim bilgiye erişimi demokratikleştirdiği gibi kaliteli ve etkili öğrenme sistemlerine ulaşmayı da kolaylaştırdı.

Gençlerin okul dışında, hafta sonlarında, yaz tatillerinde kendilerini dünyadaki yaşıtları ile rekabet edebilecek şekilde geliştirmesi için imkanlar yaratılması gerekiyor.

Bu imkanları merkezi hükümet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve şirketler olarak hep birlikte yaratmak zorundayız.

Gençler arasında beyin göçü her sene hızlanıyor.

Yurt dışına göç eden 25-29 yaş arası nüfus geçen sene 110 bine yaklaşmış.

İyi eğittiğimiz gençleri ülkemizde tutmak için başta ekonomik özgürlükler olmak üzere tüm özgürlük alanlarını genişletmeliyiz.

Gençlerin arzu ettiği kültürel, sosyal ve sportif hayatın koşullarını oluşturmalıyız.” Gençler ülkelerinde kalsın, ülke üretimine katkı sunsun demek kimi rahatsız ederki?

“İyi yetiştirdiğimiz genç kuşakları başka ülkelere kaptırmamalıyız. Tüm atamalarda liyakat ilkesini gözetmeli, kayırmacılığa ve nepotizme geçit vermemeliyiz.”

Bu gençlerimize karşı ahlaki sorumluluğumuz olduğu kadar, ülkemizin geleceğinin, kurumlarımızın sağlamlığının da teminatıdır.

Son olarak üzerinde durmak istediğim nokta hukuk devleti ve adil yargının ayrılmaz bir parçasını oluşturan eşitlik konusu.

Cumhuriyetin, demokrasinin, hukuk devletinin, laikliğin tanımları eşitlik kavramı üzerinde yükselir.

Bu kavramların gerçek anlamda hayata geçirilmesi adil ve huzurlu bir toplumsal yapıyı mümkün kılar.

“Aksi halde, toplumsal gerilimler, kutuplaşma, ekonomik kaynakların verimsiz kullanılması, refah kaybı, beyin göçü, demokrasiye inancın zayıflaması, radikal akımların güçlenmesi gibi sorunların önü alınamaz.” Doğru degil mi?

“Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kalkınmanın tüm boyutlarını negatif etkiliyor. Kadınların ekonomik, siyasi ve toplumsal hayatta erkeklerle eşit şekilde temsil edilmesi ekonomik kalkınma, adaletsizlikle mücadele ve toplumsal refah yaratarak ilerlemenin olmazsa olmaz koşuludur. Türkiye de kadınların iş gücüne katılımı %37 iken batıda bu oran %52'dir.” Hukuki eşitlik, ekonomik ve diger sosyal alanlara yansıması kimi rahatsız ederki?

“Ayrıca 35 yaş altında eğitimde ve işgücünde olmayan 7 milyon gencimiz var.” Bu gençler ne olacak demek, çözüm aramak, vatandaşlık sorumluluğudur…

“Fırsat eşitliği sağlayıp kadınları ve gençleri işgücüne kazandırabilsek milli gelirde çok ciddi bir artış sağlarız.”

“Ülkemizde gelir dağılımındaki eşitsizlik son yıllarda artmaktadır. Yüksek enflasyon herkese eşit uygulanan adil olmayan bir vergidir ve gelir dağılımını bozmaktadır.” Doğru tespit, bunu göstergeler de gösteriyor…

“Emeklilere yapılan zammın, hayat pahalılığını telafi edemediği ortadadır. Bu durum hep söylediğimiz, enflasyonla mücadele yükünün adil paylaşılması ilkesinin daha etkili uygulanması gerektiğine işaret ediyor. Ekonomik politikalarda bu konu dikkate alınmalı, sosyal devlet ilkesi gözetilmelidir.”  Anayasal bir ilke dile gösteriliyor, sanırım bunun i.in tepki gösterilmemiştir bu konuşmaya…

“Eşitlik iş dünyamızda da gereklidir. Serbest piyasa koşulları işlemeli, kamu ihaleleri, denetimler, kayıt dışı ile mücadele, krediye erişim gibi konularda adil yaklaşım sergilenmelidir. Bu konularda kayırmacılık ekonomik verimsizliği doğuran temel nedendir.” Kamudan en çok ihale alanlar belli, bunların serbest piysayı bozduğunu söylüyor…

“Eşitliği toplumsal güven için, adil yargının uygulanmasında, yolsuzluklarla mücadelede ve ifade özgürlüğünde de görmek isteriz.” İtiraz edenler istemiyor mu, yoksa?

“2025 yılında dünya için olduğu kadar Türkiye açısından da önemli bir kavşaktayız. Yurt dışında ve yurt içinde ekonomik ve siyasi gelişmeler hem büyük fırsatlar hem de büyük riskler yaratıyor. Bu süreci mutlaka çok iyi yönetmeliyiz.” Bu konuşmaya karşı çıkanlar iyi bir yönetim istemiyorlar mı?

“Türkiye'mizin, dünyada sözü geçen, bölgesinde istikrarın teminatı olan, ekonomisi istikrarlı, demokrasisi sağlam, hukuk devleti ilkeleri yerleşmiş, toplumu huzurlu bir ülke olması yönünde elbirliği ile çalışmalıyız. Bunu ancak hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının yarattığı güven ortamında iyi yetişmiş, liyakatla göreve gelmiş insanlar ve eşitlikçi bir yaklaşımla yapabiliriz.” TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras, daha ne desin, sorunları masaya yatırmış, çözüm önerilerini sıralamış… Kendisine sadece ve sadece teşekkür edeniliriz…

“Bunu yaptığımız taktirde en önemli yapısal reformu gerçekleştirmiş olacağız. Bizi yönetenlere iyi niyetle önerilerimizi aktarmak görevimizdir. Hepimiz bu doğrultuda üstümüze düşeni yerine getirmeliyiz.” Bizde sizi bu toplumun sorunlarını masaya yatırmanız, dillendirdiğiniz ve çözüm önerilerini bizimle paylaştığınız için size teşekkür ederiz…

Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 14.2.2025

Kaynak: https://tusiad.org/tr/basin-bultenleri/item/11754

-tusi-ad-yuksek-i-stisare-konseyi-baskani-omer-aras-tusi-

ad-genel-kurul-toplantisinda-bir-acilis-konusmasi-yapti

 

TOPLUMSAL  
İMAMOĞLU ADAYLIĞININ ENGELLENMESİ!!
HÜSEYİN BENEK

TOPLUMSAL  
EVLİLİK
FİKRİ ADİL

İNANÇ  
AKIL GEL BİZİ AKILSIZLIĞIN ZULMÜNDEN KURTAR!
SITDIK FANİ

TOPLUMSAL  
CHP ve ALTI OK
AYDIN FİKİRLİ

ÖNERİLER  
UYUŞTURUCUNUN KİŞİLERE VE TOPLUMA ETKİLERİ
DERMAN ABİ

TOPLUMSAL  
TARIM ve HAYVANCILIKTA ÜRETİCİ SORUNLARI
M.Akif GÖKALP

TOPLUMSAL  
CUMHURİYETİN YÜZÜ KADINLAR
Nevval SEVİNDİ

TARİH  
TÜRKLERİN TARİHDE YERİ ve ÖNEMİ
Tomris VAKANÜVİS

ŞİİR  
NORMALİ AŞMAK!
AHSEN'E SEVDALI

GELECEK  
YAPAY ZEKA ve METAVERSE NEDİR?
Şahin KAHİN

Reklam

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

                                    M.Kemal Atatürk


Adrese Git
Sitemiz en iyi 1024 x 768 çözünürlükte ve Internet Explorer ile görüntülenir...
EpoxSoft